Kayıtlar

İSLAM'DAN OLMAYANI İSLAM'DANMIŞ GİBİ YAŞA(T)MAK

Resim
Ahir zaman, ne de çok şey öğretiyor insana... Gelişen teknolojiye, ilerleyen yaşam koşullarına(!), arta gelen imkanlara(!), azalan eşitsizliklere(!), kazanılan haklara(!) ve buna benzer birçok şeye rağmen gerileyen fikirler, bizlere gösteriyor ki günümüz insanı, önüne katılan yanlışları doğru olarak ya da doğru bilerek yaşamaktadır. Bunu sorgulama ihtiyacı dahi duymayacak kadar tembel bir yapıya bürünmüş bulunmaktadır adına insan dediğimiz, daha doğrusu, Allahu Teala'nın Bakara Suresi 30. Ayette: "...yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım." dediği o varlık. Çağımız, adeta etrafımızı çepeçevre saran, modern çağın çokça türettiği ve türetmeye devam ettiği Ebu Cehiller ile kuşatılmış bulunmaktadır. Herkes her şeyi biliyor ama aslında hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Ya da hiç kimse, şu koca kainatta bir hiç olduğunun farkında değil. Evet! Yanlış duymadınız! Koca kainatta bir nokta büyüklüğünde dahi yer kaplamayan ve bir hiç olmaktan öteye gidemeyen insan, bugün her şeyin

VAROLUŞ

Resim
  Ey ağrı, Seni, göğsümün sol yanına acıtasın diye mi bıraktılar? Hüzne boğulduğum her anda, Göğsümün altında baskı yaparak sol yanımı sıkıştırıp da, Nefesimi kesesin diye mi var ettiler seni? Varlık sebebin sadece bu muydu senin? Var olmayı, acıtarak kendini hatırlatmak diye biliyorsun sen. Hatıra geldiğin her an, yakıp yıkıp kül ediyorsun var olan her şeyi. Kalıcı sarsıntılar, derin yıkımlar bırakıyorsun içimde. Sızım sızım sızlıyorsun en derinlerimde. Acım biraz hafifleyip de kendime geldiğim anda, "Var!" diyorum kendi kendime, "Beni yaşatacak ve beni diri tutacak bir acı var içimde." İçimi acıttıkça büyüyorsun, İçimi acıttığın kadar var oluyorsun bende. Ne zaman ki yokluğa bürünsen, içimde öldün sanıyorum. Ve hemen, içimde bir yerlerde bir mezar kazmaya başlıyorum. KAYNAK:   https://medium.com/zeitgeist-dergi/bilin%C3%A7-ve-varolu%C5%9F-%C3%BCzerine-birka%C3%A7-soru-4383b342ba18 Nefes dahi almadan, Çıt çıkarmadan, Sessiz ve

BEN BİR İNSANIM!

Resim
"Ben bir insanım!" Bu cümle, kendisine karşı: "Ne işin var burada?", "Yürü git, fazla konuşma.", "Size o kadar gıcık oluyoruz ki...", "Sustur şunu!", "Suriyeliler burada sapıklık yapıyor." , "Bizi kullanıyorsunuz. Bizim paralarımızı yiyorsunuz.", "Erkek misiniz? Adam mısınız?" sözlerini sarf ederek içindeki kini kusan kalabalık güruha, Suriyeli bir gencin vermiş olduğu cevap. Azgın kalabalığın utanç verici bu sözlü saldırıları karşısında, "Hem okuyup hem çalışıyorum. Ben bir insanım!" sözleri ile Suriyeli bu gencin kendisini savunma şekli dahi, bu gencin bu azgın kalabalıktan daha insancıl olduğunu gözler önüne sermektedir. Modern dünyada(!) günbegün artan ırkçı söylemler, insanlığın gelmiş olduğu nokta konusunda çok net ipuçları vermektedir. Kapitalizmin insanları getirdiği bu aşama, bundan sonraki aşamalarda ne olacağı konusunda bilgileri de gün yüzüne çıkarmaktadır. Vahşi kapitalizm, in

GİYİNMEK İSTİSNA, KIYAMETİ GETİREN ÇIPLAKLIK İSE MODA

Resim
İnsan, yaratılış gereği her canlı gibi, ihtiyaç sahibi bir varlık olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan, hayata tutunmak için bu ihtiyaçlarını elbette gidermek durumundadır. Nasıl ki yeme-içme, barınma insanoğlunun temel ihtiyacı ise, giyinme de bu ihtiyaçlardan sadece bir unsur konumundadır. İnsanlığın var olduğu ilk andan günümüze gelinceye kadar bu temel ihtiyaçlarını farklı şekillerde karşılamıştır insanoğlu. Bu ihtiyaçlar daim olmakla birlikte, bu ihtiyaçlardan faydalanma şekli zamana, eğilimlere ve daha doğrusu inanca göre değişkenlik göstermiştir. Geçmiş zamanda insanlar tarafından bu davranış biçimleri deneyimlendiği gibi, bu gün, günümüzde de bu deneyim iyi veya kötü, doğru veya yanlış, güzel veya çirkin bir şekilde devam etmektedir. İnsanın üzerine giydiği kıyafet, sadece kötü hava şartlarından koruyan ya da vücudun belli yerlerini örten bir örtü olmanın da ötesinde bir eşya konumunda bulunmaktadır. Kıyafet, bir kimsenin karakteri, kültürü, medeniyeti ve buna benzer farklı

NEFSİME İHTAR

Resim
Öncesinde bir hiç iken, Günahsız olarak geldiğim bir dünyada, Acziyetimin verdiği günahlarımla çıktım karşına, Azametini yansıtan kudret şemsiyesinin gölgesi altında, Elimden geleni yapıp elimden gelmeyen için el açtım sana, "Tevbe ediyorum." dedim Rabbim.  Bilerek veya bilmeyerek, Geçmişte yaptığım hatalara, İşlediğim tüm günahlara, Bulaştığım yanlışlara, "Tevbe ettim Rabbim!"  Ve el açıp huzuruna geldim. Secde ile sana yöneldim. Tüm yakarışlarımı sadece sana arz ettim.  Ey her şeyi yoktan var eden Allah'ım! KAYNAK:  https://www.altinoluk.com.tr/nefsime-ramazan-mektubu.html Tüm sıkıntılara sabır ile göğüs gerdim.  Çünkü: "Allah sabredenlerle beraberdir." diyordu ayet. (Bakara, 153) İşittim ve itaat ettim. Kalbimdeki iman ile teslim oldum.  Sabrettim! Ve sadece senin şahitliğinde,  Nefsime ihtar çektim. Kapattım kalbimin tüm kapılarını,  Nefsimin yoldan çıkarıcı istek ve arzularına, Kulaklarımı sağır ettim, Hakk'a ait olmayan her söze, Dilimi lal

AYNAYA BAKINCA NE GÖRÜR İNSAN?

Resim
Sahi, aynaya bakınca ne görür insan? Sadece ete bürünmüş bir iskelet yığınından oluşan cismani bir varlığı mı? Yoksa daha ötesini mi? İnsan, aynaya bakınca başka bir insanın kendisine baktığı zaman gördüğü şeyi görür. Ete bürünmüş bir iskelet yığınından oluşan cismani bir varlığı... Peki, insan sadece et ve kemikten oluşan cismani bir varlık mıdır? Elbette ki, insan sadece et ve kemikten meydana gelen cismani bir varlık değildir. İnsan duyguları, düşünceleri, hissiyatı, maneviyatı ve her şeyden de önemlisi ruhaniyeti olan pek kıymettar bir varlıktır. O halde insan, aynaya bakınca cismani varlığı dışında onu özel kılan duygularını, düşüncelerini, hissiyatını, maneviyatını ve dahi ruhunu göremez mi? İnsan, aynaya baktığı zaman cismani varlığı dışında onu özel kılan ve dış görünüş dışında onu diğer insanlardan ayıran temel özelliği olan duygularını, düşüncelerini, hissiyatını, maneviyatını ve dahi ruhunu göremez. Çünkü aynalar bize, gözle görünenin daha ötesini göstermeye

AKIL TUTULMASI

Resim
Kapitalist nizamın yaşam standartlarında gündem o denli yoğun ki, insanoğlunun akıl tutulması yaşamadığı bir gün daha geçmiyor ömrümüzden. Evet, yanlış duymadınız. Akıl tutulması! Peki, nedir adına akıl tutulması dediğimiz şey? Sözlük anlamı ile baktığımızda akıl tutulması; "aklın başka bir aklın yörüngesine girmesi ve onun etkisi altında kalması, aklın fonksiyonlarını ve zekayı kullanma yeteneksizliği, öznellik ve nesnellik arasındaki ayrımdan aklın işlevini tek yönlü olarak görmek" şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Akıl tutulması diğer bir deyişle, "doğru ve mantıklı bir şekilde düşünememek" anlamına da gelmektedir. Akıl tutulmasını ortaya çıkaran nedenlere baktığımız zaman karşımıza çıkan unsurlar, "bir konu hakkında bilgisizlik, kirli ve yanlış bilgi, bir şeye/kimseye taraf olma hissi, duygusal davranış, irade zayıflığı ve telkin" şeklindedir. Akıl tutulması esasında "iman zafiyeti" neticesinde ortaya çıkmaktadır. Buradaki en büyük etken,

100 YILLIK UYKU HALİ

Resim
Uyku hali, sadece gözlerin kapatılmasından ibaret bir durum değildir. Uyku hali, algıların da dış dünyaya kapatılması halidir aynı zamanda. Bilimsel olarak bir insan, ömrünün üçte biri kadarını uykuda geçirmektedir. Yani 75 yıl yaşayan bir kimse, 75 yıllık ömrünün 25 yılını uykuda geçirmektedir. Peki 100 yıl (bir asır) boyunca uykuda olan bir ümmet, ömrünün kaçta kaçını uykuda geçirmek zorundadır? Son Osmanlı Hilafet Devleti yıkıldıktan sonra deliksiz bir uykuya dalan bu ümmet, uyanmak ve kıyama kalkmak için daha neyi beklemektedir? Osmanlı Hilafet Devleti'nden sonra, İslam'ın reddettiği ve fakat Fransız Devrimi'nin getirdiği "milliyetçilik anlayışı" ile bin bir parçaya bölünen ve farklı coğrafyalarda birbirinden bağımsız ve İslam'dan uzak bir yaşam sürdüren Müslümanlar, Al-i İmran Suresi 103. Ayette Allahu Teala'nın yapmış olduğu uyarıyı, bir asır süresince hiç mi akıllarına getirmediler:     وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ