Kayıtlar

Mayıs, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İMAN MESELESİ ÜZERİNE

Resim
İman kelimesini anlayabilmek adına, evvela iman dediğimiz zaman zihinlerde canlanması gereken şeyin tam olarak ne olduğu üzerinde durulması gerekmektedir. İman denilen kavram lügatte “güven içinde olmak ve korkusuz olmak, bir şeye tereddütsüz inanmak, içten ve yürekten bağlanmak” anlamındaki emn (eman) kökünden türemiştir. İman kelimesi aynı zamanda, “güven duygusu içinde tasdik etmek ve inanmak” anlamına gelmektedir. “Sağlamlaştırmak, kesin karar vermek ve tasdik etmek” manalarını karşılayan ve akd kökünden türeyen i’tikad da iman karşılığında kullanılmaktadır. Terim olarak iman genellikle, “Allah’tan alıp din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanan hususlarda peygamberleri tasdik etmek ve onlara inanmak” diye tanımlanmaktadır. Bu inanca sahip bulunan kimseye mü’min , inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de müslim denilmektedir. Ayrıca Türkçe’de müslim kelimesinin Farsça kurala göre çoğulu olan müslüman da bu anlamda kullanılmaktadır. İman kelimesinin

İÇİMDEKİ KAFES

Resim
  Sen biliyor musun? Küçük bir çocukken içimdeki kafeste bir kuş besliyordum. O, çoğu zaman içimden şarkılar mırıldanır, Bense hayaller kurardım. Fakat şimdi bomboş içimdeki kafes! Salıverdim içimdeki kuşu. Uçup da gitti içimden çok uzaklara. Bir bulutun parmağına kondu. Sonra bir yağmur damlası gibi süzüldü gözlerimden. Yanaklarımı ıslatıp da, Yüreğimde tuzlu ve acımsı bir tat bıraktı. Yakıp kavurdu ciğer paremi. İşte bu, ayrılığın tadı idi. İçimdeki derin boşlukta yanarak yankılanan... Ve içimi yakıp kül eden içimdeki sonsuz boşluktan başkası değildi. Çünkü ben, içimde beliren bu sonsuz boşlukta esir kalmıştım. Oysaki kafeste esir kalan o minik kuş değil, Sadece benmişim. Ve anladım ki, herkes sadece kendi içinin esiri idi. Ve en büyük kafes, kendimizi hapsettiğimiz içimizdi. MURAT TAŞ

BUGÜNKÜ YOLCULUK KENDİME

Resim
  Oldum olası bir yerden başka bir yere yolculuk etmeyi sevmişimdir. Bunu yapmak, her defasında, sanki ilk kez yolculuğa çıkıyormuşum gibi keyif verir bana. Huyum kurusun! Fıtratım böyle... Ben de böyle bir insanım işte. Yolculuk demişken, aklıma ve hayalime cam kenarında oturup dışarıyı seyre dalmak gelir her daim... Bazen de yorgunluğa yenik düşmüş gözlerimin ta içine içine vuran sabah Güneş'i canlanır hafızamda. Adeta, "Karanlığı yırtıp geliyorum." dercesine... Bugüne kadar bir yerden başka bir yere kadar yaptığım yolculukları bir kenara bıraktım artık. Ki, buna   o kadar vakit de ayıramıyorum doğrusu... O sebepledir ki, bugünkü yolculuğum kendime... Beni yansıtan ya da dışarıdan bakıp da görünmez olan iç dünyama doğru. Oturduğum bu yerde gözlerimi kapatıyorum ve bilinmez ve bir o kadar sonsuz uzaklara dalıp gidiyorum. Sırtımı çimlere yaslamış ve tüm ihtişamıyla karşımda ucu bucağı belli olmayan bir şekilde dimdik duran ve ayakta kalmak için tek bir d

TEFEKKÜR ETMEK

Resim
 Tefekkür, en basit manası ile bir şey hakkında iyice düşünmek ve bir işin sonucunu hesaplamak anlamında kullanılan bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Dinimiz İslam'da ise tefekkür, insanoğlunun günahlarını, kainatı, varlıkları, doğayı, yaratılmışları, kendini ve Allah'ı düşünmesi ve böylelikle Allahü Teala'nın yarattığı varlıklardan, kainattaki eşsiz mükemmellikteki düzenden ders çıkarması manasına gelmektedir. Bu mana itibariyle aşikardır ki, tefekkür, günahlarını, mahlukları ve kendini düşünmek ve Allahü Teala'nın yarattığı şeylerden ibret almak yönüyle dinimizde önemli ibadetlerden birisi olmaktadır. KAYNAK:https://konya.diyanet.gov.tr/yunak/sayfalar/contentdetail.aspx?MenuCategory=Kurumsal&ContentId=347 اَلَّذٖينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَاماً وَقُعُوداً وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فٖي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلاًۚ سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ "Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Alla

ALLAHU TEÂLÂ’YA BORÇ VERMEK

Resim
İnsanoğlunun hayatı boyunca ihtiyaç halinde iken bu ihtiyacını giderebilmek adına, ya borç aldığı ya da ihtiyaç sahibinin ihtiyacını giderebilmek üzere borç verdiği zamanlar olmuştur. İhtiyaç halinde ihtiyacın giderilmesi hususunda gerek alınan borç gerekse de verilen borç, ihtiyaç sahibi için yaraya sürülen merhem gibi gelmiştir çoğu zaman.  Günümüz dünyasında, kapitalist sistem dolayısıyla zorunlu ya da ihtiyari çeşitli ihtiyaçlarını gidermek isteyen kimselerin bankalar yoluyla borçlanıp faize bulaştıklarına çokça şahit olunmaktadır. Son zamanlarda, Müslümanlar arasında borç alıp vermenin de giderek zorlaştığı gerçeği de vahim bir duruma işaret etmektedir.  Oysaki faiz konusunda Allah Azze ve Celle’nin insanoğlunu uyardığı birçok ayet bulunmaktadır:  فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۚ وَاِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُ۫سُ اَمْوَالِكُمْۚ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ “Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz, artık Allah ve Resulü’ne savaş açtığınızı, onların