Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YALNIZLIK - MURAT TAŞ

Resim
Sen, Koca bir ömür sustun! İçimdeki notalar yer değiştirdi. Yüreğimdeki melodiler sessizliğe büründü. Sen gittin, Ömrümün yamaçlarına koca bir yalnızlık kondu. İçimde ayrılık şarkıları söyleniyor şimdi.  Hani sevgili, yalnızlığın dahi benimdi? Hani boş bırakılan bu ellerim ellerindeydi? Tüm bu sözler, koca bir yalandan mı ibaretti? Hangi sual, hangi cevaba gebeydi? Seninle gelen vuslat, Meğerse yalnızlığın ta kendisiydi. Bilemedim. Bilmek istemedim. Senin bana gelişin,  Benim kendimden gidişimmiş, Göremedim. Yalnızlık senden bana miras şimdi. Yalnızım şimdi. Hem de kendimden çok uzaklarda bir çölde gibiyim. Yalnızlığın kaderini yaşıyorum. 

GÜVEN VE GÜVENSİZLİK ÜZERİNE

Resim
Değişimin son derece hızlı bir şekilde yaşandığı ve insanlar arası ve insan dışı (sanal âlem) ilişkilerin had safhaya ulaştığı günümüzde, güven ilkesi daha çok önem kazanmaktadır. Ve fakat aynı zamanda, her şeyin çok hızlı geliştiği bu ortamda güven ilkesi yerini güvensizliğe bırakarak önemi yitirmektedir de. Örneğin; alışveriş yaptığınızda satıcıya… Bir sıkıntınızı\bir derdinizi anlattığınızda karşınızdaki kişiye… Bir işyerinde çalışıyorsanız işverene, bir işveren iseniz işçiye… Gündemi takip ediyorsanız basına… Seçim zamanı oy kullanacaksanız ve sonrasının daha iyi olmasını istiyorsanız siyasete ve siyasetçiye… İyi şeyler yapmak ve daha iyi yerlere gelmek istiyorsanız kendinize… Yaşamınız boyunca annenize, babanıza, kardeşinize, sevdiğinize, arkadaşlarınıza… Sanal ortamda herhangi bir işlem yapıyorsanız (alışveriş, haber veya bilgi paylaşımı, vb…) kullandığınız siteye… Kısacası iletişim halinde olduğunuz her şeye güvenmek istersiniz. Güvenmek istersiniz. Çünkü h

BAŞARI VE BAŞARMAK ÜZERİNE

Resim
İnsanoğlu geçmişten günümüze gelinceye kadar, başarılı olmanın ve mükemmel olana ulaşmanın yollarını arayıp durmuştur her daim. Başarıya ulaşmanın birbirinden farklı yolları vardır elbette. Bunlardan birisi, belki de en önemlisi “merak” denen olgudur. Merak, başarı merdivenlerinin ilk basamağıdır.   Bir kimse, başarıya ulaşmak istiyorsa eğer, daima merakının peşinden gitmelidir. Ve bilinmelidir ki, üzerinde yaşamış olduğumuz dünyanın, bugün bu konuma gelmesinin tek sebebi vardır. O da, bu yönde yapılan sorgulama ve araştırmalardır. Bu da göstermektedir ki, başarı için özel bir yeteneğe ihtiyaç yoktur. Olması gereken şey, tutkulu bir merak ve bu yönde izlenecek olan yoldur. Elbette ki, başarıya ulaşmak için merak, başlı başına yeterli değildir. Bu nedenledir ki, merak denen olgu, “sabır ve mücadele” ile desteklenmelidir. Ortaya çıkan sorunlar, karşılaşılan engeller birbirini harekete geçiren sabır ve mücadele ile çözülmeye çalışılmalı ve kişi asla yılmamalıdır. Bir diğe

İDEOLOJİ VE İNSANİ BOYUTU

Resim
Her insan, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış, eksik ya da tam bir ideolojiye sahiptir. İdeoloji, insanların şu fani alemde bir yaşam biçimi belirlemelerine ve bu yaşam biçimini sahip oldukları ideolojiler çerçevesinde şekillendirmelerine yardımcı olur. Kimisi bunu gerçek manada hayatına uygular; kimisi de bunu tam olarak başaramayabilir. Burada önemli olan ideolojiler mi insanların yaşam biçimini şekillendirip insanlara yön verir; yoksa insanlar mı yaşam biçimleriyle ideolojilerine yön verirler? Cevap yalnızca bunlardan birisi mi? Ya da her ikisi mi? Ya da bunların dışında üçüncü bir kısım mı? Ya da cevap, hiç birisi mi acaba? KAYNAK:  https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2018/10/01/dinsel-ideoloji-ve-gonullu-kulluk/ Aslında bu sorunun cevabını her insan kendinde aradığı vakit çok kolay bir şekilde bulabilir. Günümüz dünyasında çevremizde gelişen olaylara göz attığımız vakit idolojik olarak aslında birçok şey ile karşılaşmış bulunuyoruz. Bunlardan en mühim olanı

HİÇLİK MAKAMI

Resim
Erenlere sordum: "Nasıl bakayım?" dedim. "İrfanla, ibretle, hikmetle bak!" dediler. "Ben, bir boşluktayım." dedim. "Gel, dolduralım!" dediler. "Peki!" diyerek aşk ocağında can oldum. "Sen değil, biz seni murad ettik." dediler. "Bana bir keramet gösterin." dedim. "Dön de eski haline bir bak." dediler.  "Ben, ne zaman kemale ererim." dedim. "Ben demeyi bırakınca..." dediler.  "Peki, zikrime zikir katayım mı?" dedim. "Yok! Sana verdiğimiz sana ziyade." dediler. "Kızdığım birine hesap sordum." dedim. "Sen, hesabı sorulansın." dediler. "Bazılarını kınadım." dedim. "Kınadığını yaşamadan ölemezsin." dediler. "Ben de susmayı denerim." dedim. "Aferin! Susan, konuşandan çok öğrenir." dediler. "Mevlamı bilmek istedim." dedim. "Sen, evvel kendini bil!" dediler. "Kendimi nasıl bileceğim ki?"

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

Resim
Yaşam, her geçen gün oldukça zor bir sürece girmekte ve insan, gitgide kendine yabancılaşıp yalnızlaşmaya mahkûm olur bir hale gelmektedir. Hayatın akışının insani açıdan olumsuz bir yönde değiştiği bir dünyada ise, “anlamak ve de anlaşılmak” kavramlarının önemi gittikçe artmaktadır. Çünkü bu değerler, maalesef ki, değer kaybetme yönünde artan, değer kazanma yönünde ise azalan bir seyir izlemek durumunda kalmaktadır bu koşullar altında. Peki, anlamak mı? Yoksa anlaşılmak mı? Bu sorunun muhatabı siz olsaydınız eğer, aslında hepimiz bu sorunun muhatabı durumundayız, cevap olarak hangisini seçme gereği duyardınız? Düşündünüz mü hiç? O halde, hep birlikte düşünmeye başlayalım şimdi. Farz edelim ki, cevabınız anlamak yönünde verilmiş olsaydı eğer, bunun neticesi ne olurdu acaba? KAYNAK:  http://physised.com/?p=853 İnsanlar arası ikili ilişkilerde anlamak, elbette oldukça önemli bir olgudur. Bir kimse karşı tarafla kurmuş olduğu ikili bir ilişkide, karşı tarafı her durumda anlayış

DÜŞÜNCE EROZYONU

Resim
Düşünmek eylemi neticesinde meydana gelen düşünce, insanoğlunu diğer canlı varlıklardan ayıran en temel özellik olmuştur geçmişten bu güne değin. Çünkü insan, sahip olduğu düşünceler paralelinde yaşamına yön verir ve yine bu yönde yaşamını devam ettirir. Bu nedenledir ki, düşünce geliştikçe insan gelişir. İnsan geliştikçe de yaşam her daim daha iyiye doğru şekillenir. Düşünce, birbirinden çok farklı boyutlarda ele alınabilir elbette. Bu eylemi gerçekleştirmek dahi, beraberinde farklı bir düşünceyi meydana getirmektedir. Bu durum da bizlere göstermektedir ki, düşünce, kendi kendini yenileyen ve de geliştiren bir özelliği bünyesinde barındırmaktadır. Düşünce kavramını geçmiş-gelecek, doğru-yanlış, zaman-mekân,   imkân-imkânsızlık ve buna benzer birçok faklı boyutuyla ele almak mümkündür. Elbette ki bir düşünce geliştirilmek isteniyorsa eğer, o düşünce hakkında kafalarda en ufak bir tereddüt dahi bırakmayacak şekilde her ayrıntı ele alınmalıdır. Her düşünceyi bu paralelde düşünmek ve

KORKMA EY İNSAN! İMTİHANINDA BİLE İKRAMINI SUNAN BİR RABBIN VAR!

Resim
Hayat, yaşanılan her anı ile birlikte farklı deneyimler tattırmakta ve farklı sürprizlerle karşı karşıya bırakmaktadır insanı. Bu deneyim ve sürprizler, kimi zaman iyi olmakla birlikte kimi zaman da kötü bir şekilde cereyan edebilmektedir. İnsan için iyi olan şeyler kabul edilebilir bir durum iken kötü olan şeyler ise, ilk etapta zannedildiği kadar kabul edilebilir olmamaktadır. Elbette bu durum, insandan insana farklılıklar göstermektedir. Kimi insan başına gelen musibetler karşısında isyana kalkışırken, kimi insan da bu musibetlere karşı sabır gösterip başına gelen bu duruma karşı mücadele etmektedir. Çünkü bu gibi kimseler bilirler ki, bu hayat devam ettiği sürece Rabbi onları bu gibi musibetlerle imtihana tabi tutmaktadır ve son nefes verilinceye kadar da imtihana tabi tutmaya devam edecektir.   İmtihan dediğimiz şey, elbette sadece bu gibi kötü durumlarda ortaya çıkmamaktadır. Yaradan kullarını musibetlerle imtihan ettiği gibi, insanlara bahşettiği ikramlarla da bu kimseleri i

"ETME - MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ"

Resim
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme. Sen yad eller dünyasında ne arıyorsun yabancı?  Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.  Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme. Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme. Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme. Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme. Ey, cennetin cehennemin elinde olduğu kişi, Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme. Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme. Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. Huzurumu bozuyorsun, sen mehvediyorsun, etme.