ALLAHU TEÂLÂ’YA BORÇ VERMEK

İnsanoğlunun hayatı boyunca ihtiyaç halinde iken bu ihtiyacını giderebilmek adına, ya borç aldığı ya da ihtiyaç sahibinin ihtiyacını giderebilmek üzere borç verdiği zamanlar olmuştur. İhtiyaç halinde ihtiyacın giderilmesi hususunda gerek alınan borç gerekse de verilen borç, ihtiyaç sahibi için yaraya sürülen merhem gibi gelmiştir çoğu zaman. 

Günümüz dünyasında, kapitalist sistem dolayısıyla zorunlu ya da ihtiyari çeşitli ihtiyaçlarını gidermek isteyen kimselerin bankalar yoluyla borçlanıp faize bulaştıklarına çokça şahit olunmaktadır. Son zamanlarda, Müslümanlar arasında borç alıp vermenin de giderek zorlaştığı gerçeği de vahim bir duruma işaret etmektedir.  Oysaki faiz konusunda Allah Azze ve Celle’nin insanoğlunu uyardığı birçok ayet bulunmaktadır: 


فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۚ وَاِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُ۫سُ اَمْوَالِكُمْۚ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ


“Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz, artık Allah ve Resulü’ne savaş açtığınızı, onların da size savaş açtığını bilin.” (Bakara Suresi, 279. Ayet)


يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبٰٓوا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ


“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının. Eğer Allah’a gerçekten inanıyorsanız, faizden doğan, fakat henüz tahsil etmediğiniz kazançları almaktan vazgeçin. (Bakara Suresi 278. Ayet)


وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِۜ وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ مِنْهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا


“Bir de kendilerine yasaklandığı halde faiz almaları ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden içlerinden kâfir olanlara can yakıcı bir azap hazırladık.” (Nisa Suresi 161. Ayet)


يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُوا الرِّبٰٓوا اَضْعَافًا مُضَاعَفَةًۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ


“Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Al-i İmran Suresi, 130. Ayet)


وَمَٓا اٰتَيْتُمْ مِنْ رِبًا لِيَرْبُوَ۬ا ف۪ٓي اَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُوا عِنْدَ اللّٰهِۚ وَمَٓا اٰتَيْتُمْ مِنْ زَكٰوةٍ تُر۪يدُونَ وَجْهَ اللّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُضْعِفُونَ


“İnsanların malları içinde artacağını düşünerek faize verdiğiniz para, zahiren artar gibi gözükse de, Allah katında artmaz. Oysa Allah’ın rızasının düşünerek karşılıksız verdiğiniz zekât cinsinden şeylere gelince, işte böyle yapanlar, mal ve sevaplarını kat kat artıranların ta kendileridir.” (Rum Suresi, 39. Ayet)

KAYNAK: https://rbg24.ru/news/borclarin-geri-donusu-verilen-borc-miktarini-gecti-10999.html


Faiz konusuna değinen bu ayetler, faizin hem alan hem de veren kimse açısından ne denli kötü bir şey olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır. İnsanoğlunun yaşadığı bu hayat, fani olmakla birlikte bu dünyada insanoğluna verdiği nimetler ya da insanoğlunun sırtına yüklediği külfetler de geçicidir. Netice itibariyle her iki durum da, insan için birer imtihan sebebidir. Bolluk da kıtlık da… 

İnsan, kıtlıkta sabreder ve kendisini yaratan Rabbine isyan etmeden karşılık verirse şüpheye hiçbir yer yoktur ki, o kimse kazananlardan olmuştur. İnsan, bollukta şükreder ve sahip olduğu malı, sırf Allah’ın rızasına kazanabilmek için Allah yolunda harcarsa muhakkak ki, o kimse yine kazananlardan olmuştur.

Kuşku yok ki, fani dünyanın ve beşeri yönetim sistemlerin hem getirisi hem de götürüsü, sonunda ölüm ile neticelenecek olan bu hayat gibi geçicidir. Allahu Teâlâ, insanoğlunu akıl nimeti ile donatmış olup diğer canlılara karşı bu yönüyle üstün kılmıştır. Bu yüzden insanoğlu, geçici dünyanın cazibesine kapılıp Allahu Teâlâ’nın razı olmayacağı işlere girişmekten kendisini beri kılmalıdır. Darlıkta O’na sığındığı ve O’ndan istediği gibi bollukta da yine O’na sığınmalı ve yine O’ndan hayırlı olanı istemelidir. Çünkü Allahu Teâlâ, insanoğluna “sermayesiz ticaret” ile “ebedi yatırım” yapma imkânı sunmaktadır.  Nasıl mı? Örneğin günün 5 vakti namaz kılan bir kimsenin, iki namaz vakti arası çalışması, uyuması, kalkması veya haram olmayan herhangi bir şey yapması “ibadet hükmünde” sayılacaktır. Bu şekilde yapılan ebedi yatırım, insan için hem bu dünyada hem de ahret yurdunda kurtuluş kapılarını ardına dek aralayacaktır.    

Gücü ve imkânı olan Müslümanlar, ihtiyaç sahibi olan kimselere, ek bir fayda beklemeksizin, misli ile iade edilmek üzere borç veriyorlar. Verilen bu borç, herhangi haram bir yola sapmaksızın, tamamen Allahu Teâlâ’nın rızasını gözeterek kullara borç olarak veriliyorsa, Allahu Teâlâ bunun karşılığında büyük bir mükâfat vaad ediyor ve verilen borcu kat kat fazlasıyla geri ödeyeceğini ayetlerinde belirtiyor. Kur’an ayetleri ile sabittir ki, Allah’a borç veren kimse kurtuluşa ermiştir. 


 مَنْ ذَا الَّذٖي يُقْرِضُ اللّٰهَ قَرْضاً حَسَناً فَيُضَاعِفَهُ لَهُٓ اَضْعَافاً كَـثٖيرَةًؕ وَاللّٰهُ يَقْبِضُ وَيَبْصُۣطُࣕ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ 


“Kim Allah’a güzel (karşılık beklemeden) bir borç verirse, Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah’tır ve O’na döndürüleceksiniz.” (Bakara Suresi, 245. Ayet)


مَنْ ذَا الَّذٖي يُقْرِضُ اللّٰهَ قَرْضاً حَسَناً فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُٓ اَجْرٌ كَرٖيمٌۚ 


“Kim Allah’a güzel bir borç verirse Allah bunu fazlasıyla öder. Ayrıca ona pek değerli bir ödül de vardır.” (Hadid Suresi, 11. Ayet)


اِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَيِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَٓائِفَةٌ مِنَ الَّذٖينَ مَعَكَؕ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَؕ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُ۫ا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِؕ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰىۙ وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِۙ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِؗ فَاقْرَؤُ۫ا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُۙ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضاً حَسَناًؕ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْراً وَاَعْظَمَ اَجْراًؕ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ 



“…Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı ödeyin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; işte bu daha iyidir ve mükâfatı daha büyüktür. Allah’tan bağışlanmayı dileyin, şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir. “ (Müzemmil Suresi, 20. Ayet)


“Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun ahret sıkıntılarından birini giderir. Kul, kardeşinin yardımcısı olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Müslim)


Ayet ve hadis-i şerifler ile sabittir ki, herhangi bir karşılık beklemeksizin sırf Allah rızası için borç verenler, ödeme kolaylığı sağlayanlar, lüzum olduğu takdirde alacaklarından vazgeçip onu bağışlayanlar, karşılığında kat kat mükafat almaktadırlar.  Kul, böylece Allah’a borç vermiş olmaktadır ve bu gibi kimseler, hem fani dünyada hem de ahret yurdunda kurtuluşa eren kimselerdir.


اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَؕ يُقَاتِلُونَ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ وَعْداً عَلَيْهِ حَقاًّ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْجٖيلِ وَالْقُرْاٰنِؕ وَمَنْ اَوْفٰى بِعَهْدِهٖ مِنَ اللّٰهِ فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذٖي بَايَعْتُمْ بِهٖؕ وَذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ 


“Allah, kendi yolunda çarpışırken öldüren ve öldürülen müminlerin mallarını ve canlarını, karşılığında onlara cenneti vermek suretiyle satın almıştır. Bu, Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da yer almış gerçek bir vaadidir. Kim Allah’tan daha fazla sözüne bağlı olabilir! O halde yaptığınız bu alışverişten ötürü sevinin. İşte büyük bahtiyarlık da budur.” (Tevbe Suresi, 111. Ayet) 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ