GİYİNMEK İSTİSNA, KIYAMETİ GETİREN ÇIPLAKLIK İSE MODA

İnsan, yaratılış gereği her canlı gibi, ihtiyaç sahibi bir varlık olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan, hayata tutunmak için bu ihtiyaçlarını elbette gidermek durumundadır. Nasıl ki yeme-içme, barınma insanoğlunun temel ihtiyacı ise, giyinme de bu ihtiyaçlardan sadece bir unsur konumundadır.

İnsanlığın var olduğu ilk andan günümüze gelinceye kadar bu temel ihtiyaçlarını farklı şekillerde karşılamıştır insanoğlu. Bu ihtiyaçlar daim olmakla birlikte, bu ihtiyaçlardan faydalanma şekli zamana, eğilimlere ve daha doğrusu inanca göre değişkenlik göstermiştir. Geçmiş zamanda insanlar tarafından bu davranış biçimleri deneyimlendiği gibi, bu gün, günümüzde de bu deneyim iyi veya kötü, doğru veya yanlış, güzel veya çirkin bir şekilde devam etmektedir.

İnsanın üzerine giydiği kıyafet, sadece kötü hava şartlarından koruyan ya da vücudun belli yerlerini örten bir örtü olmanın da ötesinde bir eşya konumunda bulunmaktadır. Kıyafet, bir kimsenin karakteri, kültürü, medeniyeti ve buna benzer farklı unsurlar hakkında bilgi veren önemli bir eşyadır. Nihayetinde insanın özüne, yani fıtratına uygun yaşamasına imkan veren ve onu diğer canlılardan farklı kılan önemli bir unsurdur aynı zamanda. Nihayetinde Allah'ın insana bahşettiği bir nimettir kıyafet. 

 وَاللّٰهُ جَعَلَ لَكُمْ مِمَّا خَلَقَ ظِلَالًا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْجِبَالِ اَكْنَانًا وَجَعَلَ لَكُمْ سَرَاب۪يلَ تَق۪يكُمُ الْحَرَّ وَسَرَاب۪يلَ تَق۪يكُمْ بَأْسَكُمْۜ كَذٰلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ 

"Allah yarattığı şeylerden sizin için gölgeler yaptı ve kimi dağlarda sizin için barınaklar meydana getirdi. Sizi sıcaktan ve soğuktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi düşmandan koruyacak zırlar var etti. Allah, size olan nimetini böylece tamamlıyor ki, tam bir teslimiyetle O'na yönelip itaat edesiniz." (Nahl Suresi, 81. Ayet)

KAYNAK: https://sorularlaislamiyet.com/bayanlarin-basini-kapamasi-farz-midir-0

Ne yazıktır ki, günümüzde insanoğlu kendi fıtratına çok uzak bir yaşam sürdürmektedir. Allahu Teala'nın insanlığın selameti için koyduğu kanun ve nizamları yok saymaktadır. Bu nedenledir ki, beşeri sistemlerin getirdiği ve insan fıtratına aykırı kıyafetler üzerine çekmektedir. Oysaki insan için önemli bir yere sahip olan kıyafet hakkında A'raf Suresi 26. Ayet şöyle buyurmaktadır:

يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَار۪ي سَوْاٰتِكُمْ وَر۪يشًا۠ وَلِبَاسُ التَّقْوٰى ذٰلِكَ خَيْرٌۜ ذٰلِكَ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ 

"Ey ademoğulları! Size avret yerlerinizi örten giysi ve giyinip süsleneceğiniz elbise gönderdik. Takva elbisesi ise en hayırlı olandır. İşte bunlar, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki, öğüt alırlar." (A'raf Suresi, 26. Ayet)

İnsanlığın var oluşundan bu yana bütün insanlara hitap eden bu ayet, insanoğluna elbise nimetinin ihsan edilme sebep ve hikmetini açıklamaktadır. Ayette vurgulanan bu sebep ve hikmet; avret yerlerini örtmek, giyinip süslenmek ve giyinmeyi takva, yani hem bedeni hem de ruhu korumak niyetiyle yapmak şeklindedir. Elbette "takva elbisesi" yani "takva hissiyatı", insanda beliren utanma duygusu ve Allah korkusu ile giyilen ve Allah Azze ve Celle'nin izniyle insanı maddi ve manevi her türlü ayıptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan "korunma elbisesi" olmaktadır. Takva elbisesi, mutlak manada iyilik ve faydadan oluşmaktadır. İnsanoğlunun elbise nimetinden istifade etmesi ise, ancak ve ancak bu şekilde olursa mümkün olabilmektedir. İnsanlık adına elbisenin var edilmesi, Allahu Teala'nın insanlığa olan ikram ve ihsanını, yardım ve rahmetini gösteren delil ve alametlerdendir. Günümüzde bu delil ve alametleri unutan ve onları yok sayan bir anlayışla, giyinmeyi istisna ve insanlığı kıyamete yaklaştıran çıplaklığı ise moda olarak gören insanoğlunun bu sebep ve hikmetleri en ince ayrıntısına kadar düşünmesi ve Allahu Teala'nın nimetlerinin kıymetini bilerek bu çirkin davranışlardan sakınması gerekmektedir.

 يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَٓا اَخْرَجَ اَبَوَيْكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ يَنْزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْاٰتِهِمَاۜ اِنَّهُ يَرٰيكُمْ هُوَ وَقَب۪يلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْۜ اِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ 

"Ey Adem oğulları! Şeytan nasıl anne-babanızın üzerinden elbiselerini soyup edep yerlerini birbirlerine göstermiş ve onları cennetten çıkarmışsa, sakın aynı şekilde sizi de dünyada tabi tutulduğunuz imtihanlarda kaybetmenize sebep olarak benzer bir belanın içine atmasın! Çünkü şeytan ve soyu, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları iman etmeyenlere dost ve onların işbirlikçileri yaptık." (A'raf Suresi, 27. Ayet)

 Ayette açıklandığı ve bilindiği üzere, iblis Hz. Adem ve Hz. Havva'ya vesvese verip yemin ederek onların yasak ağaca yaklaşmalarını sağlamış, onlar da Allah'ın emrini çiğneyerek yasak ağacın meyvesinden tadar tatmaz avret yerleri birbirlerine görünür olmuş ve bu sebeple de cennetten çıkarılmışlardır. Buna sebep olan da şeytan olmuştur. Allahu Teala tüm kullarını, bu kıssadan ibret alarak şeytanın vesvesesine kanmama ve tuzaklarına düşmeme hususunda uyarmaktadır. Çünkü türlü yalanlarla Hz. Adem ve Hz. Havva'yı kandıran iblis, onların soyundan gelen insanoğlunu daha kolay kandırabilecek ve ayaklarının kaymasına neden olabilecektir. Gerçek şudur ki, insanoğlu günümüzde şeytanın yoldan çıkarıcılığına kanmış ve kandırılmıştır. İnsan, ayaklarının yere sağlam basarak doğru istikamet üzere bir yaşam sürdürmek istiyorsa eğer, şeytanın hile, aldatma ve sinsiliğine karşı daimi bir surette uyanık olmak zorundadır.  

يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا

Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle, evden çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiili tacize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir." (Ahzab Suresi, 59. Ayet)

Ahzab Suresi 59. Ayette, günümüzde de oldukça yaygın hale gelen eziyet ve tacizlerin engellenmesi gayesiyle kadınların dışarı çıkarken dış giysi kullanmaları emredilmektedir. Gerçek anlamda İslami bir tesettür, bir kadının hem mü'mine hem iffetli hem de hür bir kadın olduğunu göstermektedir. Günümüzde beşeri sistemlerin de bir getirisi olması sebebiyle kadınların örtünmeye dikkat etmeyip sırf güzelliklerini sergilemek ve dikkatleri üzerine çekmek uğruna ciddi sıkıntılar yaşadıkları yadsınamaz bir gerçektir. Oysaki sırf Allahu Teala emretti diye güzelce örtünen, güzelliklerini dışarıda sergilemeyen ve örtünün anlamını bilip bu şuurla hareket eden kadınların toplumda saygı görüp sarkıntılık ve benzeri incitici davranışlara da maruz kalmadıkları bambaşka bir gerçektir. Bu sayede kadınlar, maddi ve manevi zararlardan korunmakta, kadınlık onur ve şerefini muhafaza etmekte, aile ve toplumu düzeltip ihya etmekte ve en önemlisi de kadınlara ebedi hayatta Allahu Teala'nın rahmetine ermenin yolunu ardına kadar açmaktadır. Aksi taktirde kadınlar, beşeri yönetim sitemlerin bir getirisi olan şeytani bu yaşam tarzında maddi ve manevi zarar görmekte, kadınlık onur ve şerefini ayaklar altına almakta, kendisi ile birlikte aile ve toplum da bundan olumsuz bir şekilde etkilenmekte ve en önemlisi hem dünyasını hem de ahretini bu yolda kaybetmektedirler.

Kadını bir meta olarak gören, onun şeref ve haysiyetini ayaklar altına alan, aile ve toplumu bozan ve insanları ahret düşüncesinden uzak bir yaşam sürdürmeye mahkum eden beşeri yönetim sistemleri, her şeye kadir olan Allahu Teala'nın hükümlerini yok saymakta ve insanları bir felaketin eşiğinde yaşamak zorunda bırakmaktadır. Kendi çıkar ve emellerini hayata geçirebilmek adına her şeyi mubah gören bu yönetim sistemleri, insanları düşünemez hale getirmiş bir durumdadır ki, bir zamanlar en ufak bir yırtıkta kaldırıp kenara atılan ve giyilmesi ayıp olur düşüncesi ile bir daha asla giyilmeyen şeyleri, bugün kendisi moda adı altında kolay bir şekilde insanlara pazarlamaktadır. Etrafımızda abes ve abartı bir şekilde yırtık bir halde ve buna benzer farklı şekillerde üretilen kıyafetler, moda kisvesi ile insanlardaki utanma duygusunu dahi yok ederek giyilmektedir. Hem de rağbet görecek derecede...

Oysaki giyinmenin ölçütünü Allahu Teala Nur Suresi 31. Ayette şöyle açıklamaktadır:

وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِع۪ينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذ۪ينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِۖ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْف۪ينَ مِنْ ز۪ينَتِهِنَّۜ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

"Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; iffet ve namuslarını korusunlar. Mecburen görünen kısımları müstesna, güzelliklerini ve süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Güzelliklerini ve süslerini, kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, kendi oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan, cariyelerinden, erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçilerden veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Bir de gizledikleri güzelliklere, süslere dikkat çekecek ve erkeklerde arzu uyandıracak şekilde ayaklarını yere vurarak yürümesinler. Ey mü'minler! Hepiniz tevbe ederek Allah'a yönelin ki kurtuluşa eresiniz." (Nur Suresi, 31. Ayet)    

Giyinmenin bu derece ödemli olduğu şu fani hayatta, kadınların gerdanlarını açması ve vücut hatlarını belli eden kıyafetler giymesi İslam ile bağdaşmayacak davranışlardandır. İslam, adına modernlik ya da medeniyet denilen açıklığı yasaklayıp başörtüsünün yakalar üzerine vurulmasını emrederek tesettürü farz kılmış bulunmaktadır. Buna göre kadınların başörtülerini yakalarının üzerine vurmaları, başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını, göğüslerini açık tutmaması gerekmekte ve bu surette sımsıkı örtünmelerini sağlayacak başörtüsü kullanmaları gerekmektedir. Çıplaklığı medeniyet olarak gören ve bu yönde zelil bir yaşam sürdüren günümüz insanına Mehmet Akif Ersoy'un şu mısraları, aslında bunun böyle olmadığı ve bu düşüncenin yanlış olduğu yönünde en güzel cevabı vermektedir:

"Kim demiş Avrupa insanı medeni?

Ne edep kalmış ne haya çırılçıplak bedeni,

Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni,

Desenize hayvanlar bizden daha medeni!"

Elbette gereği gibi, İslam üzere giyinmek ve örtünmek sadece kadınlara mahsus bir durum değildir. İslam, hem erkeklere hem de kadınlara giyinme ve örtünme hususunda belli kıstaslar getirmiş bulunmaktadır.

قُلْ لِلْمُؤْمِنٖينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْؕ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

"Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerinin korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah, onların bütün yaptıklarından haberdardır." (Nur Suresi, 30. Ayet)

İslam, özünde aile kavramını önemsemiş ve ailenin korunup gelişmesi için de birçok tavsiyede bulunmuş ve bu yönde kurallar koymuştur. Ailenin korunabilmesinin vazgeçilmez şartı, eşlerin gözlerinin dışarıda olmaması, karşılıklı sadakat, güven ve iffettir. İnsanoğlunun  en güçlü güdülerinden ve duygularından birisi, cinsel istek ve arzudur. İslam, bu istek ve arzunun meşru yoldan, yani evlilik birliği içinde tatmin edilmesine izin vermiş olup gayrimeşru yoldan tatmin edilmesini ayıp ve günah sayarak yasaklamış bulunmaktadır. Elbette cinsel hayat yalnızca cinsel ilişkiden oluşmamaktadır. Cinsel ilişki dışında kalan "şehvetle bakma, koklama, dokunma, düşünme ve hayal etme" gibi davranış ve ilişki türlerinin cinselliği kışkırtan etkileri bulunmaktadır. Aile müessesini korumak için iffet ve sadakati öngören Kur'anı Kerim, bunları sağlamak ve korumak için sadece zinayı değil, insanoğlunu zinaya götüren yolları da yasaklamıştır. Bu ayette bahsi geçen zinadan korunmaktan maksat, namahrem kişilerin bakışlarından korunmak ve bunun için mahrem yerlerini örtmek kastedilmektedir. Erkeklerin gözlerden korumaları gereken organları, yalnızca cinsel organları değil, bunlarla birlikte diğer avret yerlerdir. Yani bu bölge, erkeklerin göbekleri ile diz kapakları arasında kalan bölgeyi kapsamaktadır. Erkeklerin de giyinmeleri bu kıstaslar çerçevesinde olmaktadır.    

Ayetlerden de anlaşıldığı üzere İslam, giyinme ve örtünme konusunda hem kadınlara hem de erkeklere belirli sınırlamalar getirerek kurallar koymuş bulunmaktadır. Fani alemde, ebedi alem için imtihana tabi tutulan insan, hem insanlık hem de kendi selameti için bu kurallara riayet etmek mecburiyetindedir. Aksi yönde sergilenecek bir davranış ile sürdürülecek bir yaşam, sonu felaket ve hüsran ile bitecek bir hayattan başka bir şey olmayacaktır. Cahiliye ve buna benzer dönemlerde ve dahi günümüzde tecrübe edildiği gibi, azameti sonsuz olan ve gücü her şeye yeten Allah Azze ve Celle'nin çizdiği sınırları aşmak ve bu yönde bir hayat sürdürmek, hiç kimseye ve hiçbir şeye fayda vermeyecektir. Bizler, İslam'ın getirdiğine iman eden Müslümanlar olarak işittik ve itaat ettik ki, gerçek kurtuluşa erenler, yalnızca O'nun çizdiği sınırlar dahilinde bir yaşam sürdürenler olacaktır.

Sadakallahül azim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ