AKIL TUTULMASI

Kapitalist nizamın yaşam standartlarında gündem o denli yoğun ki, insanoğlunun akıl tutulması yaşamadığı bir gün daha geçmiyor ömrümüzden. Evet, yanlış duymadınız. Akıl tutulması! Peki, nedir adına akıl tutulması dediğimiz şey? Sözlük anlamı ile baktığımızda akıl tutulması; "aklın başka bir aklın yörüngesine girmesi ve onun etkisi altında kalması, aklın fonksiyonlarını ve zekayı kullanma yeteneksizliği, öznellik ve nesnellik arasındaki ayrımdan aklın işlevini tek yönlü olarak görmek" şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Akıl tutulması diğer bir deyişle, "doğru ve mantıklı bir şekilde düşünememek" anlamına da gelmektedir.

Akıl tutulmasını ortaya çıkaran nedenlere baktığımız zaman karşımıza çıkan unsurlar, "bir konu hakkında bilgisizlik, kirli ve yanlış bilgi, bir şeye/kimseye taraf olma hissi, duygusal davranış, irade zayıflığı ve telkin" şeklindedir. Akıl tutulması esasında "iman zafiyeti" neticesinde ortaya çıkmaktadır. Buradaki en büyük etken, "aldanma"dan başka bir şey değildir. Akıl tutulmasında aklın durumu, tıpkı Güneş ve Ay'ın tutulmasındaki durum gibidir. Şöyle ki, Güneş ve Ay tutulduğunda, Güneş ya da Ay'ın önünü kaplayan şey neticesinde Güneş ya da Ay'ın ışığı engellenmiş olmaktadır. Akıl da böyledir. Bir kimse akıl tutulması yaşadığında, yanlış bilinen şeyler, o kimsenin doğruyu görmesini engelleyen bir perde olmaktadır. Böylelikle o kimse, içinde bulunduğu o durum neticesinde yanlış ile doğruyu ayırt edememekte ve böylece doğru olanı görememektedir. Kişi, kendisini bir aldanmışlık içerinde bulmaktadır.

Günümüzde halk adına(!) çalışıp çabaladığını söyleyen beşeri sistemlerin yöneticileri, belki de en büyük akıl tutulmasını yaşamaktadırlar. Bariz bir şekilde yanlış olduğu bilinen söylemlerini, halka doğru imiş gibi lanse etmektedirler. Adeta, "Ey halkım! Söylem ve eylemlerimle sizlerin aklıyla dalga geçiyorum." der gibi...

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizde, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin enflasyonun sebeplerini açıklayan şu ifadelerine kulak verin: "Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kar ediyorlar. Çarklar dönüyor."

KAYNAK: https://www.esfenderkorkmaz.com/insanlik-tarihinde-akil-tutulmasi/

Sırf kendi çarkları dönsün ve vahşi kapitalist nizamları ayakta kalabilsin diye, ülke nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan dar gelirlileri, bu çarkın dişlileri arasında ezen bu zihniyet akıl tutulması yaşamıyor da ne yaşıyor acaba? Seçim zamanı her kesime eşit(!) davranıp her kesimi(!) kucakladığını söyleyen bu güruha, farklı gelir gruplarının eşit oy hakkına sahip olduğunu hatırlatmak gerekmektedir.

Kapitalist ya da beşeri başka bir nizamda, bu nizamların getirdiklerini kabul eden ve bu yönde bir rota çizen herkes, ister yönetici olsun isterse yönetilen, gerçek hayatta yaşanılan bu gibi akla, mantığa ve dahi vicdana aykırı durumları olduğu gibi kabullenmektedirler. Kendi lehlerine ya da aleyhlerine olup olmadığına bakmadan... İrdeleyip sorgulamadan... Çünkü düzenin çarkları dönmeye devam ediyordur. Ezen de, ezilen de hiçbir şeyi umursamadan...

Beşeri nizam aklı, mantığı ve dahi vicdani yok eden öyle bir sistemdir ki, kendi bünyesinde barındırdığı vahşeti bu nizamı tatbik eden yöneticilere ve bu nizamın yönetilen kesimine de vahşetini sirayet ettirmektedir. İnsanları ayrılıkçılığa düşürecek her türlü nifak tohumlarını gönüllerine serpiştirmektedir. Böylece insan, hayvandan daha aşağı derecelerde bir mertebeye erişip kendisini yaratan Allah'ın kelamına dahi saygısızlık etmekte ve bunu kendi elleriyle ifşa etmekte hiçbir sakınca görmemektedir. Tıpkı birkaç gün önce, Antalya'nın Serik İlçesi'nde Kur'anı Kerim'i tekmeleyen bir lise öğrencisinin akıl almaz davranışı ve Gaziantep'te yakın zamanda Suriye uyruklu 70 yaşındaki Leyla Muhammed'in yüzüne vahşice ve canice tekme atan Şakir Çakır isimli şahsiyetten yoksun bu kimsenin davranışı ve buna benzer her gün yaşanan onca insanlık dışı olan... Bu ve buna benzer neticeler, beşeri nizamların tezahüründen başka bir şey değildir.

Fani dünyanın aldanmışlığına insanı teslim eden, ebedi alemi yok sayan ve bu aldanmışlık içinde fani dünyayı dahi elinden kaçıran insan, bu akıl tutulması ile nereye varacağını düşünmektedir de, hayvandan daha aşağı derecede, böyle ahmakça bir yaşam sürdürmek gayesi ile hareket etmektedir. Allah Azze ve Celle, insana akıl gibi bir nimet vererek onu hayvandan üstün kılmışken hiç akıl etmezler mi? Oysaki En'am Suresi 32. Ayette ve Kasas Suresi 60. Ayette alemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır: 

   وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَلَلدَّارُ الْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ يَتَّقُونَۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

"Dünya hayatı, bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız?" (En'am Suresi, 32. Ayet)

وَمَٓا اُو۫ت۪يتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَز۪ينَتُهَاۚ وَمَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ وَاَبْقٰىۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ۟

"Size verilen şeyler, dünya hayatının geçici nimeti ve süsüdür. Allah katındaki nimetler ise daha hayırlı ve daha devamlıdır. Hala aklınızı çalıştırmayacak mısınız?" (Kasas Suresi, 60. Ayet)

Laik düzenin her türlü yanlışını benimseyip İslam nizamının gösterdiği doğru yolu reddeden insan, kendi eliyle odun taşıdığı cehennemin ateşini harlamaya anbean devam etmektedir. Ahiretini yaktığı yetmezmiş gibi, yaşadığı şu fani dünyayı da cehenneme dönüştürmekte ve Allah katında canlıların en şerlisi olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.

 اِنَّ شَرَّ الدَّوَٓابِّ عِنْدَ اللّٰهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذ۪ينَ لَا يَعْقِلُونَ

"Şüphesiz ki, Allah katında canlıların en şerlisi, ilahi gerçekleri düşünüp anlamayan o sağırlar ve dilsizlerdir." (Enfal Suresi, 22. Ayet)

Allahu Teala, insan ve tüm mahlukat için tüm kaideleri kusursuz bir şekilde tespit etmiş ve İslam gibi bir nizam belirlemişken, insan bu akıl tutulması ile bu küfür nizamını daha ne kadar ayakta tutabilir ki? İnsan ve dahi alem buna daha ne kadar dayanabilir ki?

 لَقَدْ اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكُمْ كِتَابًا ف۪يهِ ذِكْرُكُمْۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ۟

"Şimdi size öyle bir kitap indiriyoruz ki, uymanız gereken bütün kaideler onun içinde yer aldığı gibi, bütün şerefiniz de o kaideleri tatbik etmenize bağlıdır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız? (Enbiya Suresi, 10. Ayet)

Yaptıkları ve söylemleri ile adeta insan aklıyla alay eden laik düzenin yöneticileri ve olan biten her şeye rağmen bu düzeni devam ettirmekte ısrarcı olan yönetilen kesim, aklının üzerine örülen bariyerleri yıkmak ve Hak olanı görmek için daha neyi beklemektedir? Kendi kıyameti kopmuşken kopması gereken kıyameti mi beklemekte insan?

  اُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

"Yuh olsun size de, Allah'tan başka o taptıklarınıza da! Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız?"(Enbiya Suresi, 67. Ayet)

Onca aldanmışlık ve aldatılmışlık içinde gerçeği gözleri ile göremeyen, doğru sözleri kulakları ile işitemeyen ve aklı ile tüm olan biteni izah edemeyen insan, kalbine de mi kilit vurdu?

 اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓا اَوْ اٰذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَاۚ فَاِنَّهَا لَا تَعْمَى الْاَبْصَارُ وَلٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّت۪ي فِي الصُّدُورِ

"Bu inkarcılar, biraz olsun yeryüzünde ibret nazarıyla gezip dolaşmazlar mı? Eğer böyle yapsalardı, belki bu sayede akledip duygulanacak kalplere ve gerçeği duyacak kulaklara sahip olurlardı. Ne var ki kör olan, başlardaki gözler değil, gerçek kör olan sinelerdeki gönüllerdir!" (Hac Suresi, 46. Ayet)

 وَهُوَ الَّذ۪ي يُحْي۪ وَيُم۪يتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ الَّيْلِ وَالنَّهَارِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

"Hayat veren de O, öldüren de O'dur. Gece ile gündüzü aksamadan peş peşe getiren de O'dur. Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız?" (Mü'minun Suresi, 80. Ayet)

Bizler biliyoruz ki, demokrasi gibi beşeri nizamların türevlerinin insanlığa kazandıracağı hiçbir şey bulunmamaktadır. Bu düzenler sömürüden, acıdan, kandan ve gözyaşından başka bir şey vaat etmemektedir. Her yanı bataklık, her yeri uçurum ve her anı zulüm ve adaletsizlik ile dolup taşmaktadır. İnsanlığın tek kurtuluşu, İslam'dan başka bir nizam değildir. Bugün iman edeni de, inkar edeni de buna muhtaç bulunmaktadır. Bunu görebilmek için önce akıllarımızın önüne çekilen perdeleri kaldırmalı ve sonrasında ise kalplerimize vurulan prangaları çözmeliyiz. Çözmek zorundayız. Çünkü insanlığın kurtuluşu yolunda bundan başka bir çare bulunmamaktadır. Aksi taktirde, hem bu fani hayatın kendisi hem de ahret yurdunun kendisi, sonu hüsran olan bir yerden başka bir şey olmayacak ve son pişmanlıklar hiç kimseye fayda sağlamayacaktır.

  وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ اَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا ف۪ٓي اَصْحَابِ السَّع۪يرِ

"Sonra şöyle hayıflanırlar: 'Eğer uyarılara kulak vermiş veya aklımızı kullanıp gerçekler üzerinde düşünmüş olsaydık, şimdi şu çılgın alevli ateşin yoldaşları arasında bulunmazdık.'" (Mülk Suresi, 10. Ayet)

Zaman, şimdi akıl edip düşünme ve insanlığın içinde bulunduğu akıl tutulmasından bir an evvel kurtulma zamanıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ