İSLAM'DAN OLMAYANI İSLAM'DANMIŞ GİBİ YAŞA(T)MAK
Ahir zaman, ne de çok
şey öğretiyor insana... Gelişen teknolojiye, ilerleyen yaşam koşullarına(!),
arta gelen imkanlara(!), azalan eşitsizliklere(!), kazanılan haklara(!) ve buna
benzer birçok şeye rağmen gerileyen fikirler, bizlere gösteriyor ki günümüz
insanı, önüne katılan yanlışları doğru olarak ya da doğru bilerek yaşamaktadır.
Bunu sorgulama ihtiyacı dahi duymayacak kadar tembel bir yapıya bürünmüş
bulunmaktadır adına insan dediğimiz, daha doğrusu, Allahu Teala'nın Bakara
Suresi 30. Ayette: "...yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım."
dediği o varlık. Çağımız, adeta etrafımızı çepeçevre saran, modern çağın çokça
türettiği ve türetmeye devam ettiği Ebu Cehiller ile kuşatılmış bulunmaktadır.
Herkes her şeyi biliyor ama aslında hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Ya da hiç
kimse, şu koca kainatta bir hiç olduğunun farkında değil.
Evet! Yanlış
duymadınız! Koca kainatta bir nokta büyüklüğünde dahi yer kaplamayan ve bir hiç
olmaktan öteye gidemeyen insan, bugün her şeyin tek yaratıcısı olan Allah'ın
emir ve yasaklarını ayaklar altına almaktan kendisini alamamaktadır. Allah'ın
emir ve yasaklarını tanımayan, helal ve haramı gözetmeyen ve O'nun koyduğu
kanunları O'nun arzında tatbik etmeyen bu azgın güruh, haddi aşma konusunda
sınır tanımamaktadır. Özgürlük(!) adı altında her türlü sapkınlık ayan beyan
icra edilmekte ve bunun önü, onun yol göstericileri ve muhafızları tarafından
ardına kadar açılmaktadır. Bununla da yetinmeyen bu azgın güruh, İslam ile
uzaktan yakından alakası olmayanı İslam'danmış gibi gösterip bunu yaşamakta ve
yaşatmaktadır. Oysaki her Cuma Hutbesi'nde Nahl Suresi 90. ayet ile şu şekilde
uyarı yapılır: "Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi
emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız
diye size öğüt veriyor."
Müslüman bir coğrafyada
tüm bunlar yaşanırken, sessizliğe gömülüp kendi kabuğuna çekilen İslam
alimleri, İslam'ın savunucuları, ümmetin tek umutları(!), cemaatin imamları
nerdesiniz acaba? Neden dünyevi menfaatlerinizin peşinden gidip fani alemi baki
aleme tercih ediyorsunuz? Her daim İslam'dan söz eden, Peygamber (s.a.v.) ve
sahabelerin hayatını anlatıp ekranlar karşısında gözyaşı döken, yürekleri
titreten ve bunları tavsiye eden İslam alimleri, Gazze bombalanıp mazlumların
ocaklarına ateş düşerken sesiniz neden kısık? Daha doğrusu neden hiç yok? Zalimler,
mazlumların kanları içinde cirit atarken buna karşı isyanınız neden yok?
Müslüman coğrafyalarda açlık, sefalet, kıtlık, susuzluk, işsizlik,
adaletsizlik, savaş, kan ve gözyaşı dinmezken başınızı yastığa nasıl da rahat
koyabiliyorsunuz? Eğer gerçekten mümin iseniz o halde hani nerde kardeşliğiniz?
Mazlumların zalimlerin zulmü altında kalmasına nasıl razı gelebiliyorsunuz? "Müslüman,
Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim
etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını
giderir." hadisi şerifini hiç işitmediniz mi acaba? Konya'da
İslami Dayanışma Oyunları(!) adı altında İslam ile hiçbir bağı bulunmayan ve
hatta İslam dışı olanın İslam'danmış gibi gösterilmesi sizleri hiç mi rahatsız
etmiyor? Hepsini bir kenara katalım. Peki, bu oyunları izlemek için giden halk,
gördükleriniz karşısında sizleri düşündüren herhangi bir şey hiç olmadı mı?
İslam ile bağdaşmayan bu oyunlar, Ankebut Suresi 64. Ayette bahsedilen: "Bu
dünya hayatı, ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince,
işte gerçek hayat odur." bu gerçek hiç mi kalplerinizi titretmedi?
Toplumun büyük bir
kesimi Müslüman olmasına rağmen İslam'dan bir haber yaşayan, gençlere "geleceğin
umudu" misyonunu yükleyip de "Dindar bir nesil yetiştireceğiz"
diyen, fakat insanı dinden ve dini de hayattan uzaklaştıran bu batıl yönetim
sistemleri değişmedikçe iyiye giden ve değişen bir şey olması asla mümkün olmayacaktır.
Bugün Müslüman olduğunu ifade eden bir kimse, mensubu olduğu bu dinin
kendisinden tam olarak ne istediğini bilmezse, bilmediği bu şeyleri öğrenmek
için çaba göstermezse, bildiği kadarı ile etrafında olup bitenleri akıl
süzgecinden geçirmezse, doğru olarak bildiklerini haykırmayıp yanlış olana
alkış tutarsa, gün gelir birileri çıkar ve İslam adına yanlış olan her ne varsa
doğru ve İslam'danmış gibi o kimsenin önüne katar. Kendi batıl fikirlerini
İslam ile harmanlayıp İslami olmayan bir düşünce sistemi ile tahakküm eder. O
kimse de, küfrün getirdiklerini İslam'ın getirdikleriymiş gibi benimser, yaşayarak
tatbik eder ve günü gelir o da onlardan birisi olur. Özünde İslam'ı yaşadığını
ve savunduğunu varsayar. Fakat aslında yaşadığı ve savunduğu temel fikir,
karşısında olduğunu söylediği batıl fikirden başkası değildir. Böylece geride
ne İslam kalır ne de Müslüman... Sonuç olarak da, İslam karşısında küfür tek
yumruk olur; küfür karşısında İslam ise paramparça... Tıpkı bugün olduğu
gibi... Bir asır boyunca, bizden gibi görünüp bizden olmayanlar tarafından
Müslümanlar uyutulur. Ve uyku devam ediyor.
Uyan artık ey Müslüman!
Kopmadan kıyamet
Kalk ve kıyam et!
Hakk uğruna parçalansın
bu kemik ve et,
Değil mi ki bu yolun
sonu şahadet!
Şehit ise bir beden, ne
ölüdür ne ceset!
Demiyor mu ki Al-i
İmran Suresi 169. Ayet:
"Allah yolunda öldürülenleri
ölü sanamayın. Onlar diridir ve Rableri katında rızıklanırlar."
Yorumlar
Yorum Gönder