Kayıtlar

YAN EY GÖNÜL

Resim
"Yan!" dedim ey gönül, Yan! Kalbimin her zerresinde tutuşan bir yangın misali, Sıçra ömrümün her noktasına, Yakıp kavur ciğer paremi, Sonra, savur küllerimi etrafa, Yan! "Yan!" dedim ey gönül Yan! Tükenen son umudum ol, Doğru olanı arayanlara, Yanlış yoldan dönenlere, Kula kulluk etmeyenlere, Yalnızca bir ve tek olan Allah için diyenlere, Yan ey gönül, Yan! Ateşe atıldığım anda, Gökten yeryüzüne inen Cebrail (a.s.) misali, Yeryüzünü yumuşak eyle, Ve gönüllerimize, Serinlik ve selamet getir. "Yan!" dedim ey gönül, Yan! Yanmak, ne kadar zor olsa da, İnsan, ne kadar çaresiz kalsa da, Her devirde ve her koşulda, Biz, inananlar için var, Nuh (a.s.)'ın gemisi Ne hüzünler tattı bu gönül, Korkma! Bir ve tek olan Allah'a sığındıysa, Ne hüzün kalır ne gam ne de keder. İnandıysa bir kalp, Teslim olduysa, Çareyi yanmakta bulduysa, Bir hüznü, bir kalpten Allah'tan başka kim giderebilir ki?

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

Resim
Bugün, adına modern çağ(!) dediğimiz günümüz dünyasında hiç kimse yoktur ki, demokrasinin temel ilkelerinden birisini oluşturan düşünce özgürlüğünü savunmasın. Ve yine hiç kimse yoktur ki, kendi düşüncesine aykırı olduğu gerekçesiyle bir başkasının düşüncesine tahammül etmesin ve onu bu düşüncelerinden dolayı yargılamasın ve dahi cezalandırmasın. Düşünce özgürlüğünü temel ilkelerinden birisi sayan ve dahi bunu anayasal güvence altına alan demokratik düzenlerde, bu temel ilkenin çokça ihlal edildiğine şahit olmaktadır insanlık. Bu geçmişte de böyleydi, bugün de böyle ve yarın da böyle olacaktır maalesef. Peki, günümüzde insanlığın ve beşeri sistemlerin bu denli önemsemiş olduğu "düşünce özgürlüğü" ne anlama gelmektedir. Hiç merak ettiniz mi? Gelin hep birlikte bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım. "Düşünce özgürlüğü, başka bir deyişle ifade özgürlüğü veya vicdan özgürlüğü demokrasinin temel ilkesidir. İnsan haklarına ilişkin bütün belgelerde ilk sırada vurgulanmış

DUA VE ÖNEMİ

Resim
Dua, aciz ve en kusurlu olan kul ile en kutsal ve kudreti sonsuz olan Allahu Teala arasında kurulan iletişimdir. Kul, dua ettiği zaman kendisini ve tüm kainatı yaratan Rabbine en samimi hali ile yönelir ve yalnızca O'ndan ister. Çünkü kulun Allah'tan istemesi, kendisi gibi aciz olan insandan istemesi gibi onu üzmez. Aksine aciz olan kul, kudreti gibi, varlığı ebedi ve ezeli olan Allah'tan isteyince, iç dünyasında adı dahi konulmayacak bir rahatlama ve mutluluk hisseder. Bilinmesi gerekir ki dua, sadece Allahu Teala'dan yardım istemek ya da bir dileğinin/isteğinin gerçekleşmesi için edilmez. Bir kul, yılgınlığa düşmemek, Allah'ın rahmeti ve bereketinden umudu kesmemek, günahlarından arınmak ve cehennem azabından korunmak için de Rabbine dua ederek sığınır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in en sık ettiği duaların başında gelen şöyle bir hadisi şerif rivayet edilmektedir: "Allah'ım, bize bu dünyada da ahirette de güzellik ver. Bizi cehennem az

İMAN MESELESİ ÜZERİNE

Resim
İman kelimesini anlayabilmek adına, evvela iman dediğimiz zaman zihinlerde canlanması gereken şeyin tam olarak ne olduğu üzerinde durulması gerekmektedir. İman denilen kavram lügatte “güven içinde olmak ve korkusuz olmak, bir şeye tereddütsüz inanmak, içten ve yürekten bağlanmak” anlamındaki emn (eman) kökünden türemiştir. İman kelimesi aynı zamanda, “güven duygusu içinde tasdik etmek ve inanmak” anlamına gelmektedir. “Sağlamlaştırmak, kesin karar vermek ve tasdik etmek” manalarını karşılayan ve akd kökünden türeyen i’tikad da iman karşılığında kullanılmaktadır. Terim olarak iman genellikle, “Allah’tan alıp din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanan hususlarda peygamberleri tasdik etmek ve onlara inanmak” diye tanımlanmaktadır. Bu inanca sahip bulunan kimseye mü’min , inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de müslim denilmektedir. Ayrıca Türkçe’de müslim kelimesinin Farsça kurala göre çoğulu olan müslüman da bu anlamda kullanılmaktadır. İman kelimesinin