SOSYAL MEDYA VE OYUNLARI

Günümüz dünyasında herkesin hayatında yerini giderek sağlamlaştırarak adeta vazgeçilmez bir kavram haline geldi adına “sosyal medya” dediğimiz şey.

 

Peki, hayatımıza bu denli giren ve günümüz insanı için vazgeçilmez hale gelen sosyal medya tam olarak nedir?

 

Bu kavramı gerçek manada anlayabilmek adına öncelikli olarak “medya” kavramının ne olduğuna bakmamız gerekir.

 

"Medya, insanların olaylar ve diğer insanlarla kurmuş olduğu iletişim ortamının adıdır. Bu ortamda bu iletişimi sağlayan gazete, dergi, televizyon, internet gibi araçlardır."

 

"Sosyal medya ise, kişinin üretmiş olduğu içeriği yayınladığı ve paylaştığı her türlü platformun genel bir adıdır."

 

Facebook, twitter, instagram, youtube ve başka sosyal ağları içerip devam eden bu trend, bireysel kullanımı aşıp küçük, orta ve büyük ölçekli işletmeler için de tüketici kesimle doğrudan iletişim ve etkileşim kurmayı sağlayan büyük bir güç adeta.

 

Peki, klasik medya ile sosyal medya arasındaki fark nedir?

 

Sosyal medyayı klasik medyadan ayıran en büyük ve belirgin fark, adından da anlaşılacağı gibi, sosyal medyanın karşılıklı iletişime olanak tanımasıdır.

 

Sosyal medya, aradaki bu fark göz önüne alındığında, kişilerin birbirleriyle ve kurumlarla,  kurumların da kişilerle direkt olarak iletişim kurabildiği ve bunun sonucunda geri dönüş alabildiği bir platformdur başka bir deyişle.

 

Oysaki klasik medyada böyle bir imkân yoktur.

 

Sosyal medya bu yönüyle ele alındığında ve doğru bir şekilde kullanıldığında, günümüz koşullarında sahip olunan büyük bir nimet olarak önümüzde durmaktadır.

 

Fakat, sosyal medyada aksi yönde bir kullanım gerçekleştiğinde ise, kişinin bütün vaktini alabilecek ve kişiyi asıl yapması gereken işten alıkoyarak üretmesine engel olabilecek tehlikeli bir şeydir de.

KAYNAK:https://www.aa.com.tr/tr/yasam/sanal-oyun-bagimliligi-da-digerleri-kadar-tehlikeli-/988926

















Tüm bunlar dikkate alındığı vakit şu soruyu sormamak olmaz sanırım:

 

Sosyal medya ile sosyalleşmek mi, yoksa asosyalleşmek mi?

 

Eminim ki, bu sorunun cevabı paralelinde, her birimizin algı dünyasında farklı cevaplar oluşmasının yanında, genel olarak asosyalleşemeye doğru bir eğilim meydana gelecektir.

 

Neden mi dersiniz?

 

Kişinin sahip olduğu vaktinin büyük bir kısmını internet ortamında –sosyal medyada- harcaması onu birçok şeyi yapmaktan alıkoyacaktır.

 

Sosyal medyada çokça zaman geçiren bir kişinin fırsat maliyetine bakacak olursak eğer…

 

Örneğin; kitap, gazete, dergi ve benzeri şeyler okunmayacaktır…

 

Film izlenmeyecek…

 

Spor yapılmayacak…

 

Evde aile ve yakınlarıyla, sevdikleriyle ve benzeri birçok kişiyle sohbet edilmeyecektir…

 

Dışarıda arkadaşlarla, belki de kişi kendisiyle dahi zaman geçirmeyecektir…

 

Ve aklınıza gelebilecek daha birçok şeyden vazgeçilecektir…

 

Çünkü, kişi zaten bir ekranı karşısına alarak oturmuş olduğu sandalyesinde, karşısında duran dünyada uzak bilinen her şeyi kendisine yakın ettiğini düşünerekten sanal bir alemde gezintiye devam edecektir.

 

Ve bu kişilerin dünyası, hep bu şekilde olacaktır…

 

Bunun dışında çok da bir şey kalmayacaktır kişilerin kendisine…

 

Bu açıdan baktığımız vakit, sanal dünyada insanı sosyalleştiren şeyin aslında gerçek dünyada kişiyi asosyalleştirdiği gerçeği ortaya çıkacaktır.

 

Bir de zaman açısından olayı değerlendirdiğimizde, müptelası olunan bu şeyin değerini para ile ölçemediğimiz zamanı, insanoğlunun akıl almaz bir biçimde tükettiği sonucuna varılacaktır.

 

Bu durumun ortaya çıkmasındaki en büyük etken ise kişileri ekrana kilitleyen sosyal medya oyunlarıdır.

 

Kimisi için bir eğlence kaynağı olan bu oyunlar; kimisi için ise adeta bir işkence olabilmektedir.

 

Bu sonuca ulaşmamdaki sebep ise yıllar önce sosyal medyanın belki de en popüler örneklerinden biri olan facebookta dostlarımdan birinin yazmış olduğu şu iletidir:

 

“Değerli arkadaşlar. Anlıyorum oyun oynamak istiyorsunuz, uygulamalara girmek istiyorsunuz, pokerde para kazanmak, inekten süt sağıp, maydanoz yetiştirmek ve belki de kocaman bir çiftlik sahibi olmak istiyorsunuz. Buraya kadar hürsünüz. Ama! Bu uygulamalarınıza izin verirken arkadaşlara davet gönderme gibi bir şey var. Onu iptal edin, silin, yok arkadaşınız falan. Bu tür şeyler o kadar sıktı ki anlatamam. Bırakın bu oyuna arkadaş davet işlerini. Emin olun herkes şikâyetçi. An itibari ile bıkkınlık noktasındayım. Mümkünse oynamayın, sizin yerinize paylaşım yapan arkadaş davet eden şeylere izin vermeyin... Saygılar.”

 

Dikkatimi çeken ve haklı bulduğum bu yakarış, beni hem gülümseten hem de düşündüren bir yakarış olmasıyla birlikte, beni böyle bir yazı yazmaya iten sebeplerden sadece birisi oldu.

 

Oysaki ciddi manada oturup düşündüğümüz vakit, ülkemiz insanının sosyal medya araçlarını ne denli yanlış kullandığı gözümüze çarpan ilk şey olacaktır.

 

Bu nedenledir ki, çağımızda kendini sosyalleştirdiğini düşünen fakat kendini bir o kadar asosyalleştiren bir nesil ile karşı karşıyayız bugün.

 

Ve bizler, bu dünyanın birer ferdi olarak şapkalarımızı önümüze koyup içine düştüğümüz bu gafletten kendimizi ve yakınlarımızı kurtarmalı ve günümüz dünyasında mevcut bulunan nimetleri en doğru şekliyle kullanmayı öğrenmeliyiz.

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ