ŞİFANIN KAYNAĞI KUR'AN VE SÜNNET

 İnsanoğlu geçmişte olduğu gibi günümüzde de hasta olduğu vakit, hastalığının şifasını bir takım ilaçlarda arayıp durmuştur hep. Öyle zannediyorum ki, bu durum gelecek zamanda da bu şekilde devam edecektir. Zira günümüz insanının ilaçlara olan bağımlılığı geçmişe nazaran bir hayli artmış bulunmaktadır. Bu durum, her geçen gün artan bir seyirde yoluna devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz şartlar öyle gösteriyor ki, insanoğlunun ilaçlara olan gereksinimi gelecek zamanda bugünkünden daha fazla olacaktır. Çünkü bugün soluduğumuz hava, tükettiğimiz gıdalar, her gün fazlasıyla maruz kaldığımız stres dolu yaşam ve buna benzer birçok etken beraberinde farklı hastalıkları getirmekte ve her geçen gün yeni bir hastalık türemektedir. Ortaya çıkan her yeni hastalık ile birlikte de yeni ilaçlar üretilmektedir. Günümüzde hasta olan her insan, özellikle kronik hastalığı olanlar, tıpkı bir bağımlı gibi bir takım ilaçları düzenli bir şekilde kullanarak yaşamını devam ettirmektedir. Adeta o ilaçları kullanmayınca ölüp gidecekmiş gibi... Bunun nasıl bir bağımlılık olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?

Peki, bu bağımlılıktan kurtulmanın bir yolu yok mudur acaba? Elbette şunu çok iyi biliyoruz ki, ortada bir bağımlılık varsa eğer, o bağımlılıktan kurtulmanın da bir yolu vardır mutlaka. Bir bağımlılıktan kurtulmanın ilk ve en iyi yolu, içinde bulunulan derdin devasını, yani şifasını aramaktır. İyi bir Müslüman, şifanın kaynağının Allahu Teala olduğunu iyi bilir ve bundan zerre kadar şüphe etmez. Şifa, evvela Allah'u Teala'dan istenir ve sonrasında ise kişiye şifa olunacak şeyler için de bir arayış içine girilir.  Özelde Müslümanlar genelde tüm insanlık için şifa arayışında başvurulacak iki temel kaynak bulunmaktadır: Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şerif.  

Şifa ile ilgili ayet ve hadisler takip edilip bu ayet ve hadisler hayatlarımıza birebir tatbik edildiği vakit, hem bedenen hem de ruhen, hem madden hem de manen bir rahatlama sağladığı tecrübe edilmiş olacaktır.

 Şifa ile ilgili bazı Kur'an ayetleri şu şekildedir:

"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur." (Şuara Suresi 80. Ayet)

"Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerdeki dertlere şifa, mü'minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve tam bir rahmet olan Kur'an geldi." (Yunus Suresi 57. Ayet)

"Biz Kur'anı mü'minlere şifa ver rahmet olarak indiriyoruz. O, zalimlerin ise ancak ziyanını artırır." (İsra Suresi 82. Ayet)

"Sonra her türlü meyveden ye de, bal yapmak üzere Rabbinin sana takip etmen için belirlediği yolları tam bir inkıyatla tut! Onların karınlarından çeşitli renklerde bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Şüphesiz bunda, sistemli bir şekilde düşünen kimseler için kesin bir delil ve ibret vardır." (Nahl Suresi 69. Ayet)

"Biz o Kur'an'ı yabancı bir dille indirseydik, onlar elbette: 'Onun ayetleri anlayacağımız bir dille iyice açıklanmalı değil miydi? Arap olmayana yabancı dilde bir kitap olur mu?' diyeceklerdi. De ki: 'O, iman edenlere doğru yolu gösteren bir rehber ve eşsiz bir şifa kaynağıdır.' İnanmayanlara gelince onların kulaklarında bir ağırlık vardır; Kur'an kendilerine kapalı ve karanlık gelir. Onlara sanki çok uzak bir yerden sesleniliyor da söyleneni duymuyorlar." ( Fussilet Suresi 44. Ayet)

KAYNAK:https://www.dunyadinleri.com/dunya-dinleri/musluman-doguda-din-ve-siyaset/oku_kuran-ve-sunnet

 

Şifa ile ilgili bazı hadis-i şerifler de şu şekildedir:

"Allah'ı zikretmek muhakkak bir şifadır, insanları anmak ise bir hastalıktır." (Ramuz El Hadis)

"Şu şifalı iki şeye devam ediniz: Bal ve Kur'an." (İbn-i Mace)

"Şifa, üç şeydedir: Bal şerbeti içmek kan aldırmak (hacamat), ateşle dağlamak. Fakat ümmetimi ateşle dağlamaktan men ederim." (Buhari)

"Lohusalar için en iyi şifa yaş hurmadır, hastalar için bal gibi şifa yoktur."(Ramuz El Hadis)

"Muhakkak ki kara habbede (çörek otunda) samdan başka her derde şifa vardır. Sam, ölümdür. 'Kara habbe' ise kendisine 'şuniz' denilen çörek otudur." (Müslim)

"Biliniz ki mantar, gözün ilacıdır. Acve hurması cennet meyvelerindendir. Tuzun içinde olan şu çörek otu, ölüm hariç her hastalığa şifadır." (Zevaid)

"Allah, şifasını vermedik hiçbir hastalık yaratmamıştır. Siz, inek sütü içmelisiniz. Çünkü o süt, her türlü şifayı bünyesinde taşıyan otlardan meydana gelmektedir." (Rudani

"Ey Ali! Güneş'i karşına alıp oturma! Çünkü Güneş'in karşısında oturmak hastalıktır. Onu arkana alman ise şifadır." (El-Metalib ul-Aliye)

"Bedeviler: 'Ey Allah'ın Resulü! Hastalanırsak tedavi yoluna gidelim mi?' Rasululah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 'Tedavi olun, ey Allah'ın köleleri. Çünkü Allah yarattığı her bir hastalık için mutlaka şifasını (devasını) yaratmıştır. Ancak bir hastalık müstesnadır.' buyurdular. Bunun üzerine o hastalık nedir? Ey Allah'ın Resulü dediklerinde; 'O ihtiyarlıktır.' buyurdu." (Tirmizi)

"Allah hastalığı da şifayı da yarattı ve her dert için bir derman yarattı. Tedavi olunuz. Lakin haramla tedavi olmayınız." (Ebu Davud)

"Allah'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: 'Mantar, kudret helvası gibi külfetsiz nimetler nevinden bir rızıktır. Suyu da göz hastalığına şifadır. Acve (Medine-i Münevvere) hurması, cennet meyvelerindendir ve delilik hastalığına şifadır." (İbn-i Mace)

"Sarımsak yiyin ve onunla tedavi olun. Onun yetmiş hastalığa karşı şifası vardır. Eğer bana melek gelmeseydi ben de onu yerdim." (Ramuz El Hadis)

"İbn-i Abbas: 'Resulullah (s.a.v.)'i su içerken gördüm, üç nefeste içti. O'na ya Resulullah! Suyu üç nefeste içtin.' dedim. O'da buyurdu ki: 'Evet, üç nefeste içmek daha şifalı ve boğaz için daha faydalı ve sağlıklıdır.'" (İbn-i Mace)

"Ümmi Kays: Süt emen oğlumun bademcik hastalığını kendim tedavi etmiştim. Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna girdiğimde, Allah'ın elçisi (s.a.v.) bana şöyle buyurdu: 'Niçin çocuklarınızın boğaz hastalığını, elle sıkıp acıtarak tedavi etmeye çalışıyorsunuz? Şu 'Ud-i Hindi'yi kullanmaya devam ediniz. Çünkü bu 'Hind bitkisi'nde yedi türlü şifa vardır. Zatu'l Cenb (Akciğer veremi) hastalığının ilacı ondadır." (Müslim)    

Kur'an ayetleri ve Resulullah (s.a.v.)'in hadis-i şerifleri de göstermektedir ki, şifa için tedavi olunmalıdır. Fakat şifa için tedavi olmak, tek başına kafi değildir. Her anlamda helal olana yönelmeli ve haramlardan uzak durulmalıdır. Bunun için de yapılması gereken tek şey ise,  Kur'an ve sünnete uygun hareket edip gerçek anlamda O'nu hayatlarımıza tatbik etmektir. Allah'ın emir ve yasaklarının yeryüzüne hakim kılmaktır. Aksi taktirde şifa olsun diye kullanılan her ilaç, vücudumuzda bir yeri onarırken başka bir yeri bozup bırakacaktır. En çok da imandan yoksun olan kalplerimizi. Zira Resulullah (s.a.v.) asırlar öncesinden biz insanoğlunu bir hadis-i şerifinde şöyle uyarmaktadır: "Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi, doğru ve düzgün olursa bütün vücut iyi, doğru ve düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O kalptir." (Buhari)

Madden ve manen, bedenen ve ruhen hasta olmak istemiyorsanız eğer, Resulullah (s.a.v.)'den kurtuluşa ermek isteyen tüm insanlara bırakılmış olan Kur'an ve sünnete sımsıkı sarılın ve on nefesinize kadar onu hiç ama hiç bırakmayın. Ki bu şekilde kurtuluşa erebilesiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ