"NE OKUSAM" İLE RÖPORTAJ / SORU - CEVAP

 Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?

 

Merhabalar. Murat TAŞ ben. 8 Nisan 1987 tarihinde Adıyaman'da dünyaya geldim. Adana'da büyüdüm ve hala Adana'da yaşıyorum. Eğitim-öğrenim hayatımın tamamına yakını Adana'da geçti. Mayıs 2011'de Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü'nden mezun oldum. 2009 yılının yaz dönemini Work & Travel Programı kapsamında Amerika'nın Wisconsin Eyaleti'nin Dells Şehri'nde Kalahari Resort adlı Otel'de çalışarak geçirdim. 2010 yılının Bahar Dönemi'ni Macaristan'ın Pecs Kenti'ndeki Pecs Üniversitesi'nde okuyarak geçirdim. Macaristan'da bulunduğum süre zarfında Bosna Hersek, Polonya, Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, Slovakya ve Avusturya gibi farklı ülkeleri ziyaret etme imkanına sahip oldum. 3 yılı aşkın bir süre zarfında Adana Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi'nde koordinatör olarak gönüllü çalışmalarda aktif olarak yer aldım. Bu kapsamda hem yerel hem de ulusal çapta Uyuşmazlık Çözümünde Müzakere ve Arabululculuk Eğitmeni olarak eğitimler verdim. Teknoloji ve Grişimcilik Eğitmeni olarak da Adana'da eğitimler gerçekleştirdim. Bu eğitim kapsamında 22 Mayıs 2012 tarihinde Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan'dan plaket ve başarı sertifikası aldım. Farklı televizyon programlarında farklı konuları konuşmak üzere Adana TV, Kanal A ve Akdeniz TV'de konuşmacı olarak yer aldım.  11 Mayıs 2012 tarihinde Çukurova Üniversitesi Girişimcilik Kulübü tarafından düzenlenen "Teknogirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Semineri"nde konuşmacı olarak yer aldım. 13 Ekim 2012 tarihinde düzenlenen "Adana Gençlik Çalıştayı"nın genel koordinatörlüğünü ve moderatörlüğünü yaptım. Sivil Toplum alanında birçok farklı eğitim ve çalışmanın içerisinde aktif olarak yer aldım. Çeşitli sanal gazetelerde ve yerel gazetelerde köşe yazarlığı yaptım. 9 Aralık 2012 tarihinde "YARATICI YIKIM" konu başlıklı makalem Milliyet Gazetesi Güney Eki'nde yayımlandı. Aralık 2017'de "YANI BAŞIMDA" isimli deneme türündeki ilk kitabım yayınlandı. Eylül 2020'de "ALYA 1. SEANS UYANIŞ" isimli fantastik roman türündeki ikinci kitabım yayınlandı. Bu serinin ikinci kitabı olan "ALYA 2. SEANS DİRİLİŞ" de yazılmaya devam ediyor. Bunun haricinde bir şiir kitabı çalışmamız da bulunmaktadır. Çalışmalarımız devam ediyor. İş hayatımda da veri girişi, hizmet danışmanlığı, makale yazarlığı, ihracat ve muhasebe gibi farklı dallarda, özel sektörde farklı firmalarda çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum.  



Yazmaya nasıl başladınız? Ve ne zamandan beri yazıyorsunuz?

 

Aslında, "Yazmaya nasıl başladınız?" sorusunun net bir cevabı yok bende. Neden mi dersiniz? Yazmak dediğimiz olgu sonradan olan ya da sonradan gelişen bir şey değil çünkü. Yazmak, bir kimsenin yapısında olan, kendisi var olduğu sürece de var olacak bir şeydir fikrimce. Bu yüzden bendeki yazma serüveni beni çocukluğuma kadar götürüyor. Okula başlamadan önce bile abimin defter ve kalemini alıp kitaptaki harfleri taklit ederek yazmaya çalışırdım. Yazardım da. İlkokul zamanlarımda şiir ve kompozisyonla gerçek anlamda yazmaya başladım. Öğretmenlerim yazdığım kompozisyonları çok beğenirdi ve yazdığım her kompozisyonu ben okumak istemesem bile bana okuturlardı. Elbette bu benim açımdan gurur vericiydi. Yazdığım şeyler beğeniliyor ve talep görüyordu. Liseye geçtiğim dönemde Ortaokul'da dersime giren bir öğretmenim okul müdürüne şiirlerimden bahsetmişti. Bunun üzerine de okul müdürü beni yanına çağırtmış ve bana güzel şiirler yazdığımı iletmiş, bundan dolayı da bundan sonra yazacağım şiirlerimin Okul Dergisi'nde yayınlanacağını söylemişti. Bu durum, gururumu okşayan güzel bir anı olarak duruyor hala içimde. Anlaşılacağı üzere çocukluğumdan beridir yazıyorum ve yazmaya da devam ediyorum. Kompozisyon, şiir, makale derken an itibariyle biri deneme, biri de fantastik roman olmak üzere 2 farklı basılı  kitabımız oldu.   

Alya 1. Seans Uyanış’ın ortaya çıkışı nasıl oldu? Yani nelerden etkilenip yazmaya karar verdiniz?

 

Alya 1. Seans Uyanış'ın ortaya çıkmasının çok farklı bir hikayesi var. Önceleri çok kararsız kaldım fakat zamanla Dünya'nın içinde bulunduğu iki kutuplu durumdan dolayı böyle bir roman yazmaya karar verdim. İki kutuptan kasıt, Dünya'nın bir tarafında "İyi insanlar"ın ve diğer tarafında ise "kötü insanlar"ın bulunmasıdır. Bu kitabı yazarken beni en çok etkileyen şey bu oldu. İyilerle kötülerin bir arada olup "İki Kutuplu Bir Dünya"nın var olmasıydı. Bu ana düşünce etrafında kitabı yazmaya karar verdim ve yazdım. "Alya 1. Seans Uyanış" tam olarak burada ve okurları tarafından okunmayı bekliyor. Sizler de "Alya 1. Seans Uyanış"ı okuma konusunda geç kalmayın sakın.

İnsanların çoğu ‘hayatımı yazsam roman olur’ der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yoksa yazmak bir yetenek midir?

 

Evet! Gerçekten de insanların çoğu, "Hayatımı yazsam roman olur." fikrini taşımaktadır. Yanlış bir düşünce midir bu? Bence yanlış değil. "Neden?" diye sorar olduğunuzu duyar gibiyim. Bu doğru bir düşüncedir. Şöyle ki, her insan yaşam süresince iyi veya kötü, doğru veya yanlış, güzel ya da çirkin, duygusal ya da mantıksal, dostane ya da düşmanca, bu veya buna benzer birçok şey yaşamaktadır. İnsan hayatı boyunca yaşanan her an ve her duygu bu şeyleri yazılmaya değer kılmaktadır. Bu durumda da her insanda, "Hayatımı yazsam roman olur." söyleminde karşılık bulmaktadır.

"Herkes kitap yazabilir mi?" sorusunun cevabına gelince, bu konu hakkında düşüncelerimin olumlu olduğunu söyleyemeyeceğim. Elbette, "Herkes kitap yazabilir." diyemeyeceğim. Çünkü kitap yazmak, herkesin yapabileceği bir eylem değildir. Çünkü yazmak, gerçek anlamda bir yetenek işidir. Fıtratınızda yazmak denilen yetenek varsa, ancak o zaman yazabilirsiniz. Bu yetenek yoksa yazmak denilen eylem zaten o kadar kolay bir şey olmayacaktır. Eminim ki, hayatında bunu tecrübe eden çokça insan olmuştur.   

Son olarak, yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı?

 

Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyen kimseler için ilk tavsiyem, çokça okumak olacaktır. Çünkü kişinin yazma konusunda gelişmesi için okuması gerekmektedir. Bu işin gıdası, okumaktır. Okumayan bir kimse, yazma konusunda ciddi sıkıntılar yaşar. Yazmak istediğini tam olarak ifade edemez. İfadeleri hep yarım ve eksik kalır. Bu da o kimsenin anlaşılması yönünde ciddi problemlere neden olur. Yazmak için ilk şart, hatta olmazsa olmazımız okumaktır. Bu aşamayı geçtikten sonra yapılması gereken diğer bir husus, konu seçimidir. Yani, ne yazılması gerektiğini tespit etmektir. Bunu iyi bilmektir. Yazılması düşünülen konu hakkında en kapsamlı araştırmaların yapılıp en ince detayın irdelenmesi gerekmektedir. Sonrasında ise sade ve anlaşılır bir dil ile doğru ifadeler kullanmak gerekmektedir. Bir yazarın süslü ya da karmaşık cümleler kurmak adına kendisini gereksiz yere kasmaması ve kendisini sıkıntıya sokmaması gerekmektedir. Rahat olunmalı ve kendi üslubunu oluşturup anlaşılır olmaya gayret edilmelidir. Ve en önemlisi, yazmak isteyen kimse yazmak için doğru zamanı beklemelidir. "İllaki şu gün, şu saatte yazacağım." diye kendisini şartlandırmamalıdır. Aksi taktirde zaten istediği gibi yazamayacak ve ortaya sağlıklı bir eser konulamayacaktır. Sabırla doğru zamanı beklemek, sağlık bir eser ortaya koymakla eşdeğer olacaktır. Bu konuda söylenecek çok şey var elbette. Bu ve buna benzer etmenleri çoğaltmak mümkün. Fakat en doğru olanı, yazar olmak isteyen kimsenin bu kıstasları kendine göre belirlemesidir. Benim ifade etmek istediklerim şimdilik bu kadar. Umarım faydalı olmuştur. Sağlıcakla kalınız...

 

    

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ