CAHİLİYE DEVRİ VE MODERN ÇAĞ

Cahiliye, özel olarak Arap Toplumu'nun İslamiyet gelmeden önceki dini ve sosyal hayat telakkilerini, genel olarak da kişilerin ve de toplumların işledikleri günah ve isyanlarını ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Cahiliye, "cehl" kökünden türemiş olup eski sözlüklerde bu kelimeye ilmin zıddı manasına denk gelecek şekilde "bilgisizlik" anlamı verilmektedir. 

Cahiliye kelimesi, "nefsin bilgiden yoksun olması", bir konuda doğru olanın tersine inanma" ve "bir konuda yapılması gerekenin tersini yapma" manaların taşımaktadır. 

İslami dönemde ortaya çıkmış bir terim olan cahiliye, gerek Kur'an-ı Kerim gerekse hadis-i şeriflerde Arap Toplumu'nun İslam'dan önceki inanç , tutum ve davranışlarını, İslami devirdeki inanç, tutum ve davranışlarından ayırt etmek için kullanılmıştır. Bu sebepten dolayı genel olarak Arap Toplumu'nun İslamiyet'ten önceki dönemine "Cahiliye" veya "Cahiliye Çağı" (asrü'l cahiliyye) denilmiştir. 

Kur'an-ı Kerim'de Cahiliye kelimesinin geçtiği ayetlere baktığımızda Al-i İmran Suresi 154. Ayet, bazı münafıkların Allah hakkındaki yanlış düşüncelerinin "Cahiliye düşüncesi"ne benzediği belirtilerek "cahiliye kelimesi" İslamiyet öncesini ifade eden bir kavram olarak kullanılmıştır.

ثُمَّ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ اَمَنَةً نُعَاساً يَغْشٰى طَٓائِفَةً مِنْكُمْۙ وَطَٓائِفَةٌ قَدْ اَهَمَّتْهُمْ اَنْفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِؕ يَقُولُونَ هَلْ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ مِنْ شَيْءٍؕ قُلْ اِنَّ الْاَمْرَ كُلَّهُ لِلّٰهِؕ يُخْفُونَ فٖٓي اَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَؕ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ شَيْءٌ مَا قُتِلْنَا هٰهُنَاؕ قُلْ لَوْ كُنْتُمْ فٖي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذٖينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ اِلٰى مَضَاجِعِهِمْۚ وَلِيَبْتَلِيَ اللّٰهُ مَا فٖي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا فٖي قُلُوبِكُمْؕ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

"Sonra o kederin ardından Allah size bir güven, bir grubunuzu kendinden geçiren uyuklama hali verdi; bir grup da kendi canlarının derdine düşmüşler, Allah hakkında haksız yere Cahiliye düşüncelerine kapılarak, 'Bu işten bize ne?' diyorlardı. De ki: 'İşin tamamı Allah'a aittir.' Sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlar. 'Bu işte bizim görüşümüz alınsaydı burada öldürülmezdik.' diyorlar. De ki: 'Evlerinizde dahi olsaydınız, yine de haklarında ölüm yazılmış olanlar ölüp düşecekleri yere geleceklerdi. Bu, Allah'ın içinizde olanı ortaya çıkarması ve kalplerinizdeki şüpheyi gidermesi içindir. Allah kalplerde olanı bilir." (Al-i İmran Suresi 154. Ayet)

Ahzab Suresi 33. Ayette ise, Peygamber (s.a.v.)'nin hanımları, "...eski cahiliye devri kadınlarının yaptığı gibi, süslerinizi ve cazibenizi dışarı vurarak çıkmayın." şeklinde ikaz edilirken yine İslamiyet öncesi döneme işaret edilmiştir. 

وَقَرْنَ ف۪ي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُو۫لٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰت۪ينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ اِنَّمَا يُر۪يدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْه۪يرًاۚ 

"Dışarı çıkmanızı gerektiren zaruri bir sebep olmadıkça evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun. Mecburi bir iş için çıkmanız gerektiğinde ise, eski cahiliye devri kadınlarının yaptığı gibi, süslerinizi ve cazibenizi dışarı vurarak çıkmayın. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey Peygamber'in şerefli hane halkı! Allah bu emirleriyle sizden her türkü kiri gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor." (Ahzab Suresi 33. Ayet)

Fetih Suresi 26. Ayette ise, "cahiliye düşüncesi" üzerinde durulmaktadır. Burada Hudeybiye Antlaşması sırasında müşriklerin ve Peygamber (s.a.v.) ile müslümanların içinde bulundukları farklı ruh halleri tasvir edilmiş ve bu ayette Cahiliye döneminin taassup ve barbarlığına, müşrik toplumun hayatına hakim olan şiddet, kin ve nefrete işaret edilmektedir. 

اِذْ جَعَلَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَاَنْزَلَ اللّٰهُ سَك۪ينَتَهُ عَلٰى رَسُولِه۪ وَعَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ وَاَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوٰى وَكَانُٓوا اَحَقَّ بِهَا وَاَهْلَهَاۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمًا۟ 

"İnkara sapmış olanlar o zaman kalplerini o gurura, Cahiliye dönemine ait büyüklenme duygusuna kaptırmışlardı. Allah da Resulü'nün ve müminlerin gönüllerine huzur ve güven duygusu verdi, onları takva sözüne bağlı kıldı. Zaten onlar bu sözü hak etmişlerdi, onlar buna layıktı. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir." (Fetih Suresi 26. Ayet)

Maide Suresi 50. Ayette ise, yine İslamiyet öncesi döneme ve o dönemin insanlar arasında farklı uygulamalarda bulunan haksız ve bir o kadar zalim idaresine dikkat çekilmektedir. 

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ

"Yoksa onlar Cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği kesin olarak bilip kabul eden kimseler için Allah'tan daha güzel hüküm sahibi kim olabilir?" (Maide Suresi 50. Ayet)

Arap Toplumu'nun İslamiyet'ten önceki dönemlerinin "cahiliye" kelimesi ile ifade edilmesinin sebeplerine baktığımız zaman; onların hayat tarzına bedeviliğin hakim olması, çevrelerinde yaşayan insanlara göre medeniyet bakımından geri kalmaları, bilgisizlik ve gaflet içinde göçebe ve yarı göçebe hayatı yaşayan kabile topluluklarından oluşması, kayda değer önemli bir tarihlerinin olmaması, puta tapmaları, kötülük yapmalarını engelleyen bir dine, bir peygambere ve semavi bir kitaba sahip olmayan insanlar olmaları gibi hususlar karşımıza çıkmaktadır. 

KAYNAK: https://www.dunya48.com/kultur-yasam/yasam-secenegi/28576-fikret-baskaya-soylesi-mehmet-a-karavelioglu-eger-herhangi-bir-nedenle-kentler-gidasiz-kalirsa

Cahiliye Devri, "bilgisizlik devri" manasını taşımakta iken; İslamiyet ise, "aydınlanma ve bilgi devri" şeklinde tezahür edip Cahiliye devrinin tam olarak zıddıdır. Cahiliye, barbarlık ve vahşetin hüküm sürdüğü bir dönemdir. Cahiliye devri insanları, Allah'ı hakkıyla bilmedikleri, O'na şeksiz ve şirksiz iman etmedikleri, gerek ferdi ve gerekse içtimai hayat itibariyle bilgiden, nizamdan, sulh ve sükundan çok uzak oldukları, maddi anlamda güçlü ve asil sayılanları daima haklı kabul ettikleri ve adaletten tamamen yoksun bir hayat yaşadıkları için bu döneme "Cahiliye Devri" denilmektedir. 

O dönemin karanlığına işaret eden Cahiliye Devri, İslam'ın nuru ile aydınlığa kavuşmuş ve son bulmuştur. İslamiyet, Cahiliye Devri'nin örf ve adetlerini ortadan kaldırmıştır. Ashab-ı kiram İslamiyet'in Cahiliye Dönemi'nin örf ve adetlerini ortadan kaldırdığını söylerken Cahiliye kibir ve taassubunu, sürekli çekişmelere ve savaşlara sebep olan kabilecilik anlayışı ve kan davasını, affetmeye yer vermeyen barbar adetleri, vahşet düşüncesi ve putperestliğin beraberinde getirdiği bütün unsurları kastediyordu.  Habeş muhacirleri adına Necaşi ile konuşan Ca'fer b. Ebu Talib'in, "Ey hükümdar! Biz, cahiliye zihniyetine sahip bir kavimdik; putlara tapar, ölü hayvan eti yer, fuhuş yapardık; akrabalık bağlarına riayet etmez, komşularımıza kötülük ederdik, güçlü olanlarımız zayıfları ezerdi." sözü, cahiliye kavramının muhtevasını ortaya koymakta ve bu tabirin Hicret'ten önce kullanılmaya başlayan bir kavram olduğuna işaret etmektedir. 

Cahiliye devrinin tezahürünün zulüm olduğu aşikar bir durum iken, Cahiliye Devri insanlarının Hz. Peygamber (s.a.v.) ve ashabına karşı yapmış oldukları bütün zulüm ve işkencelerin arkasında bu cehalet ruhunun olduğu su götürmez bir gerçektir. Bugün yaşadığımız ve adına modern(!) dediğimiz bu çağda da Müslümanların her gün maruz zulümler, Cahiliye Devri'nden kalma cehalet ruhunun bir tezahürü değil de nedir? O gün yaşanan bu cehalet ruhunun bugün yaşanmadığını kim söyleyebilir ki? Bizler biliyoruz ki; "Cahil kimse, "azgın, arzularının esiri, hayvani içgüdülerini takip eden, bir o kadar vahşi, şiddet yanlısı ve aceleci bir karaktere sahip barbar kimsedir." Cahil kimsenin tanımında dikkatinizi çeken bir şey oldu mu? Günümüz modern(!) çağının yönetim şekli olan vahşi kapitalizm, bugün bu tanıma uyan karakterde insanlar türetmiyor mu? Elbette türetiyor. Hem de fazlasıyla. O halde Cahiliye Devri'nin bütün vasıflarını bünyesinde fazlasıyla barındıran ve her türlü zulmü, adaletsizlik ve eşitsizliği yaşadığımız şu çağda, Cahiliye Devri'ni yaşamadığımızı iddia edebilir miyiz? Elbette hayır. Çünkü cahiliye, sadece geçmiş belli bir dönemden ibaret bir kavram değildir. Cahiliye denilen şey, belli bir yaşam tarzına sahip toplumsal bir olgudur. Bu durum, tarihin herhangi bir zamanında ve herhangi bir yerde tezahür edebilir. Zira yaşadığımız çağ,bu durumun en güzel ve en belirgin örneğini teşkil etmektedir. 

Peyhamber (s.a.v.) döneminde Cahiliye Devri'nin karanlığına ait görünür ve görünmez putlar nasıl yerle bir edildiyse, bugün de yine aynı metot ile bu karanlığa ait görünür ve görünmez bütün putlar, İslam'ın nuru ile yıkılmalı ve bu karanlığın içine hapsedilen insanlık, ancak ve ancak bu nur ile aydınlığa kavuşmalıdır. 

Şüphe yok ki Rabbini bilmeyen bir kimse, cehaletin öncülüğünü yapan bir kimse gibidir. Elinde hükmetme yetkisi olup da, Allah'ın şeriatına aykırı hükmeden kimseden de daha zalim kimse yoktur.

وَهُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلاَئِفَ الأَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ إِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ

"Sizi yeryüzünün halifeleri (sorumluları olarak) görevlendiren ve verdiği nimetler hakkında sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz ki Rabbin, cezası hızlı olandır. Şüphesiz ki O, çok bağışlayandır, çok merhametlidir.  (Enam Suresi 165. Ayet)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ