ASR SURESİ İLE ASR'A YEMİN ETMEK

Asr Suresi, adını ilk ayetinde geçen kelimeden almaktadır. Kur'an-ı Kerim içerisinde yer alan 103. suredir. Mekke döneminde inmiş olup 3 ayetten oluşmaktadır. Asr; çağ, ikindi, uzun zaman manalarına gelmektedir. 

"Resulullah'ın ashabından iki kişi birbiriyle karşılaştıklarında biri diğerine Ve'l-Asrı Suresi'ni okumadan, sonra da biri diğerine selam vermeden ayrılmazdı." (Taberani)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

١﴾ وَالْعَصْرِۙ

﴿٢﴾ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ

﴿٣﴾ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ


-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 

1- Vel'asr. 

2- İnnel'insâne lefî husr. 

3- İllellezîne âmenû ve amilûssâlihâti vetevâ savbilhakkı vetevâ savbissabr.

Asr Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1- Asra yemin olsun ki

2- İnsan mutlaka ziyandadır.

3- Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bundan müstesnadır. 

Türkçe mealinde görüldüğü üzere Asr Suresi, Kur'an-ı Kerim'deki en kısa surelerden birisi olması yanında, muhtevası itibariyle insanı ebedi hüsrandan kurtaracak yollara işaret etmektedir. 

Asr (asır) kelimesi, isim olarak "mutlak zaman, içinde bulunulan zaman, karn (80 veya 100 yıllık zaman dilimi), gece, sabah, ikindi vakti, ikindi namazı, akşam, bir neslin veya bir hükümdarın veya bir peygamberin yaşadığı zaman dilimi, bir dinin yaşandığı dönem" gibi manalarda kullanılmaktadır. Asr kelimesi, bu ve buna benzer farklı manalarda kullanılmış olmakla birlikte, surenin başında asra (zamana) yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir. Çünkü zaman, kendisi zaman üstü olan Allahu Teala'nın yaratma, yönetme, yok etme, rızık verme, alçaltma, yüceltme ve buna benzer kendi varlığına ve sonsuz kudretine işaret eden fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olmasının yanında, insan bakımından da hayatın içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir imkan ve fırsatlar alanıdır. Allah Azze ve Celle, Asr Suresi'nin başlangıcında böylesine önemli ve kıymetli bir gerçeklik üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş ve onu gerektiği şekilde, iyi değerlendiremeyen insanoğlunun sonunun hüsran (ziyan) olacağını 2. ayette belirtmiştir. Bu ayette geçen hüsran/ziyandan kasıt cehennem azabıdır. Çünkü elinde imkan, yani zaman varken bu zamanı ve ömrü boşa geçirmiş olan insan için en büyük hüsran odur. Asr Suresi, ilk 2 ayetinde insanlara bu uyarıyı yapmakla birlikte 3. ayetinde de "...iman edenler, salih amel işleyenler, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bundan müstesnadır." diyerek kurtuluş reçetesini insanların önüne katmaktadır. Bu da bizlere göstermektedir ki, gerçek hayatta hüsrana uğrayan insanoğlunun içine düştüğü bu elem verici durumdan kurtulmasının yegane yolu, bu kurtuluş reçetesini birebir hayatına tatbik etmesinden geçmektedir. 

O halde soruyoruz: "Hüsranda olan insanoğlu, bu kurtuluş reçetesini hayatına nasıl tatbik edecektir?"

Hüsrandan kurtulmanın ilk şartı "iman etmek"tir. Peki, iman etmek ne demektir? Kelime manası, bir şeyi gönül huzuru ile benimseme, ona içten ve yürekten inanmak olan iman, İslami yönden Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Yüce Allah'tan getirdiği her şeyin doğru olduğunu kabul edip onlara gönülden inanmak manasını taşımaktadır. 

İman meselesi bir hadis-i şerifte söyle belirtilmektedir: 

"Hz. Peygamber (s.a.v.), ashabı ile otururken beyaz elbise içerisinde bir adam gelir ve Hz. Peygamberin önüne diz çöküp oturur.

Resulullah (s.a.v.)'e, 'İman nedir?' diye sorar.

Resulullah (s.a.v.): 'İman, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe (öldükten sonra dirileceğine), kadere, hayrına ve şerrine inanmandır.' cevabını verir. 

Adam: 'İslam nedir?' der.

Resulullah (s.a.v.): 'İslam, Allah'a ibadet edip, O'na hiçbir şeyi ortak koşmaman, namazını kılman, farz olan zekatı vermen, hacca gitmen, orucu tutmandır.' karşılığını verir. 

Adam: 'İhsan nedir?' der.

Resulullah (s.a.v.): 'İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor.' diye cevap verir. Adam sonra çıkıp gider." (Buhari)

İnsanoğlu eğer ki  kurtuluşa ermek istiyorsa, samimi bir şekilde iman etmeli ve teslim olmalıdır. Aksi taktirde insan, imanın zıddı olan küfre düşer ve hüsrana uğrayanlardan olur. 

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ي نَزَّلَ عَلٰى رَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ مِنْ قَبْلُۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا 

"Ey iman edenler! Allah'a, Resulü'ne, Resulü'ne indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara imanda sebat edin! Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahireti inkar ederse, koyu bir sapıklığa sapmış, haktan tamamen uzaklaşmış olur." (Nisa Suresi 13. Ayet)

لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ 

"Dinde zorlama yoktur. Gerçekten doğru eğriden ayrılıp iyice belli olmuştur. Artık kim şeytani güçleri inkar edip Allah'a inanırsa, muhakkak kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa sarılmış olur. Allah, işitendir, bilendir." (Bakara Suresi 256. Ayet) 

Nisa Suresi 132. Ayet ve Bakara Suresi 256. Ayetleri de gösteriyor ki, samimi bir iman, hüsrandan kurtuluş için olmazsa olmazıdır insanoğlunun. 

KAYNAK:https://www.vansiyaseti.com/yasam/kuran-dinle-ilgili-gereken-her-seyi-icerir-mi-h57643.html

Peki, salih amel ne demektir?

Salih amel; iyi, güzel ve faydalı iş manalarına gelmekte olup Allah'ın rızasına uygun amel etmek, bu rızaya uygun davranmak manalarına gelmektedir. Allah'ın rızasına uygun davranmak, Onun emir ve yasaklarına riayet etmekle gerçekleşmiş olur. Asr Suresi'nde olduğu gibi, Kur'an-ı Kerim'de imandan sonra hemen salih amelin zikredildiği pek çok ayet bulunmaktadır. Bu ise, insanların dikkatini bir yöne çekmek demektir. Allah'a iman ile teslim olan bir kimsenin, bu imanını Zariyet Suresi 56. Ayette: وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ  "Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." şeklinde belirtilen kulluk şuuruyla ve ibadet hayatıyla desteklemesi gerektiği konusunda ilahi bir ikazdır.  

وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًاۙ قَالُوا هٰذَا الَّذ۪ي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِه۪ مُتَشَابِهًاۜ وَلَهُمْ ف۪يهَٓا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ 

"Resulüm! İman edip salih amel işleyenleri söyle müjdele: Altlarından nehirler akan cennetler onlar içindir. Ne zaman kendilerine cennet meyvelerinden bir şey ikram edilse, her defasında: 'Bu, daha önce dünyada yediğimiz şey!' derler. Oysa bu rızıklar, renkte ve şekilde birbirinin benzeri, fakat tatta ve keyfiyette çok yüksek kıymette olmak üzere kendilerine ikram edilecektir. Orada onlara tertemiz eşler verilecek ve orada ebedi kalacaklardır."

İnsanoğlunun amel ettiklerinin salih olması büyük önem arz etmektedir. Amelin salih olmasının en önemli noktası, ihlastır. Yani yapılan o işten, o ibadetten, o hayırdan sadece Allahu Teala'nın rızasının beklenmesi ve bu rıza dışında başka hiçbir gaye gözetilmemesidir. 

Asr Suresi'nin insanlar için bildirdiği kurtuluş reçetesinde "Birbirine hakkı ve sabrı tavsiye etmek" mevzusunda hak, dinimizin bildirdiği hakikatler, yani İslamiyet'in tamamı iken; sabır ise, ibadet etme ve günahtan kaçınma hususunda sebat etmektir. Yani, Allahu Teala'nın emirlerini yerine getirme ve yasaklarından kaçınma hususunda sabırlı olmaktır. Hakkı ve sabrı tavsiye, "emri bil maruf nehyi anil münker" yani "iyiliği emredip kötülükten sakınmak" düsturuna uygun yaşamak ve bunları yaparken de gelecek olan sıkıntılara, fakirliğe, hastalığa ve her çeşit musibete sabretmektir.     

Asr Suresi'nde geçen "birbirine hakkı ve sabrı tavsiye etmek" konusu, aynı zamanda eğitimin önemine, mahiyetinin nasıl olması ve amacının ne olması gerektiğine de vurgu yapmaktadır. Çünkü her eğitim faaliyeti netice itibariyle bir tavsiyedir. Yani nasihat ve irşaddır. Doğru bir eğitim faaliyetinin amacı ise, insanlara inançta, bilgide ve ahlakta hakkı, yani gerçeği ve doğru olanı aktarmak; bununla birlikte hayatın farklı koşulları, maddi ve manevi zorluklar, saptırıcı duygular, hata ve suça sevk eden durumlar karşısında da kişiye sabır ve metanet aşılamaktır. Hakkı ve sabrı tavsiye etmek, toplumsal hayat ve birlikte yaşamanın getirdiği bütün ahlaki görevleri kapsayan oldukça geniş kapsamlı bir görev olarak karşımıza çıkmaktadır.  Hak, adaletle yakından ilişkili bir kavramdır aynı zamanda. Bu açıdan ayette insanların adil olmaları ve adalet düzeninin herkesin hakkına razı olduğu ve herkesin hakkının korunduğu bir toplumsal düzenin kurulmasına katkıda bulunması gerektiği ifade edilmektedir. Netice itibariyle insan, surede kurtuluş için anlatılan dört ilkeden iman ve salih amel sayesinde Allahu Teala'nın hakkını, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye ederek de insanların hakkını ödemiş olmaktadır. 

İmam Şafii'nin "Şayet Kur'anda başka bir şey nazil olmasaydı, şu pek kısa sure bile insanlara yeterdi. Bu sure Kur'an'ın bütün ilimlerini kucaklıyor." şeklinde ifade ettiği Asr Suresi, Kur'an'daki en kısa surelerden birisi olmasına rağmen Kur'an-ı Kerim'deki bütün dini ve ahlaki yükümlülüklerin ve öğütlerin özü olmaya değer bir mana derinliğine ve zenginliğine sahip bulunmaktadır. Bizler de bu mana derinliği ve zenginliği paralelinde günümüzde hüsranda olan insanların Asr Suresi ile asra yemin etmelerini ve bu sayede kurtuluşa ermelerini tavsiye ediyor ve bunun böyle olmasını umuyoruz. Aksi taktirde bu hüsran yolculuğu, son durağı elem verici bir azabın olduğu cehennem çukurundan başka bir şey olmayacaktır. Orası ne kötü bir yerdir. Asra yemin olsun ki, kurtuluş ancak ve ancak İslam ile mümkündür. 

Vesselam. 


     


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ