UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI VE İSLAMİ BAKIŞ AÇISI

Günümüz modern(!) dünyasına hâkim olan vahşi kapitalist sistemin çarkları arasında sıkışıp kalan insanlık, içine düştüğü bu elem verici durumdan sıyrılabilmek için yeni yollar arıyorken, bilhassa odak noktasında gençlerin olduğu bağımlılık yapan maddeler ve uyuşturucu madde tehdidi de gitgide daha tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Tek bir damlası ile dahi insanın içinde karşı konulmaz fırtınalar koparıp şu fani dünyada insana sahte cennetler sunan uyuşturucu madde, sonrasında sebep olduğu acılar ve de meydana gelen ölümlerle insanların ciğerlerini parçalayıp bu dünyadayken adeta cehennem ateşini körüklemektedir. Bu nedenle uyuşturucu madde bağımlılığı, kolay girilen fakat o yola girildikten sonra, geri dönülmesi çok zor olan bir yoldur. Çünkü uyuşturucu maddeye bulaşan sadece ona bulaşmakla kalmamaktadır.  Uyuşturucu madde, beraberinde getirdiği fuhuş, soygun, cinayet, hırsızlık vb kötü alışkanlıkları da altın tepside kullanıcılarına ikram etmektedir. Uyuşturucu madde, bu haliyle onu kullananların nefislerine reddedemeyecekleri rüşvetler ve karşı konulamaz davetler sunmaktadır.   

Bu denli olumsuz neticelere yol açan uyuşturucu madde kullanımının önüne geçemeyen beşeri sistemler, onun varlığını yok etmek yerine, sistemlerinin doğası gereği onun varlığını korumakta ve onu ayakta tutmaktadır. Çünkü insan hayatına önem vermeyen beşeri yönetim sistemleri, tamamen maddiyat odaklı bir çalışma prensibini benimsemektedirler. Bu sistemlerde de kalıcı çözümler yerine, adına çözüm dahi denilmeyecek geçici ve göstermelik pratikler uygulanmaktadır. Aslına bakıldığında bu metotlar da tıpkı uyuşturucu madde gibi göz boyamaktan öteye geçmemektedir.

Peki, bu ve buna benzer birçok konu hakkında çözüm üretme noktasında yetersiz kalan beşeri sistemler karşısında çözüm kaynağı ne olmaktadır?

Bu sorunun cevabı, elbette Allah’ın ayetinde en güzel şekilde yarattık dediği insanın maddi ve manevi hayatına her anlamda noksansız bir biçimde yön veren İslam’dır. Çünkü İslam, uyuşturucu madde ve alkollü içecekleri kesin olarak yasaklamıştır. Bu konu hakkında Kur’an-ı Kerim Maide Suresi 90.  Ayette söyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! İçki, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” Bu konu hakkında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.): “Sarhoş eden her şey hamrdır ve sarhoş eden her şey haramdır.” hadisi şerifi ile konunun ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Konu hakkındaki ayet ve hadisler, bizlere açık ve net bir şekilde göstermektedir ki, her anlamda kurtuluş, yalnızca İslam’ın hayatlarımıza tatbiki ile sağlanabilmektedir.

İslam’ın hayata tatbiki konusunda izlenen metot düşünüldüğü zaman, İslam’da yükümlülüklerin tebliği ve insanoğlunun eğitimi konularında adım adım ilerleme yönteminin önemli bir yere sahip olduğu göze çarpmaktadır. Özellikle toplumda kalıplaşmış uygulamaların bir çırpıda sökülüp atılmasının meydana getireceği o büyük sarsıntı dikkate alınarak bazı buyruk ve yasaklar kademe kademe bildirilmiştir. Bu sayede bunların amaçlarının kavranıp sindirilmesine olanak tanınmıştır.

İslam’ın ilk muhatapları olan toplumda çok yaygın bulunan içki ve kumar alışkanlığı karşısında bu yöntem esas alınmıştır. Bu yöntem paralelinde ilk olarak insanların bu ve buna benzer kötülüklerin üzerinde düşünüp bir sonuca varmalarına fırsat tanınmıştır. Bununla birlikte kesin yasaklar getirilmeden önce imanın sağlam temeller üzerine oturması sağlanmış ve ilahi buyruklara mutlak itaat gerektiği fikri hem zihinlere hem de kalplere yerleştirilmiştir. Bu inanç, sağlam temeller üzerine inşa edilip fikri hazırlık tamamlandıktan sonra bu ayetlerle içki, kumar, uyuşturucu madde ve buna benzer her türlü kötü alışkanlık kesin bir dille yasaklanmıştır. Böylece bir yasak etrafında kolektif bir şuur oluşturma girişimi insanlık tarihi açısından emsali görülmemiş başarılı bir sonuç elde edilmesini sağlamıştır. Tüm bunlara rağmen günümüz beşeri yönetim sistemlerinin kendi elleriyle beslediği uyuşturucu madde, içki, kumar ve buna benzer her türlü kötülüğü önlemek maksadıyla devlet eliyle ve de imkânlarıyla yürüttükleri yasak girişimlerinin çok büyük maddi harcamalar yapılmasına ve de çok ağır denebilecek cezalar uygulamasına rağmen bu tür girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı görülmektedir. Pek tabi bu sonucun meydana gelmesine şaşırmamak lazımdır. Neden mi dersiniz? Çünkü günümüz beşeri yönetim sistemlerinin İslam gibi sağlam bir inanç temeli olmadığı için başarısızlık malum bir netice olmaktadır. Çünkü beşeri yönetim sistemlerinin çözüm metotları toplum ve devlet baskısı yoluyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Oysaki İslami çözüm metodunda kötülüklere bulaşmış insanlara bunların yol açtığı ahlaki ve dini konulardaki zararlar hatırlatılmakta ve ardından da iman etmiş ve dahi ikna olmuş bir Müslüman olarak bu yasaklara uyulması gerektiği vurgulanmaktadır.  

Uyuşturucu madde ve buna benzer kötü alışkanlıkların ruh ve beden sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri esasında sıradan insanların gözlem ve tecrübeleriyle kolay bir şekilde fark edilebileceği gibi, deneysel bilim ışığındaki araştırmalarla da bu mevzunun incelikleri ve de ehemmiyeti üzerinde mühim tespitleri yapılabilmektedir. Uyuşturucu madde bağımlılığının etkilerini bu şekilde sıralamak elbette yeterli olmamaktadır. Bu gibi olumsuz etkilerinin yanında, uyuşturucu madde kullanımının sosyal hayatta açtığı yaralarla fertlerin şu sınırlı hayatını mahvetmekte ve bununla da kalmayıp insanın dini hayatına vurduğu darbelerle insanın ahretini de yakmaktadır. Gerçek anlamda insanlık içine düştüğü bu bataklıkta debelenip maddi ve manevi anlamda ciddi zararlar gördüğü uyuşturucu madde kullanımı hususunda başka yararlar ve hazlar elde edebilmek uğruna, maruz kaldığı bu zararları katlanabilir türden görmekte ve bunun önüne geçme konusunda pasif kalmaktadır. Tüm bu neticeleri düşününce, yaşadığımız çağ, Kur-an’ın bu buna benzer her türlü soruna kesin bir çözüm getirme yönünü daha anlaşılır kılmakta ve insanlığın vahyin ışığına olan ihtiyacını günümüz dünyasında bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Günümüz dünyasında uyuşturucu madde bataklığına düşüp bu bataklıkta debelenen insan, aklına ve de yüreğine prangalar vurmakta ve önüne ayet ve hadislerle serilen bu kurtuluş reçetesini adeta görememektedir. Uyuşturucu madde ilk olarak kişinin aklını gidermekte ve insanın ruhsal yaşantısında değişikliklere sebep olmaktadır. Sonrasında ise uyuşturucu madde kullanan kimsenin zihinsel işlevlerinde bozukluklar meydana gelmekte, kişilerin dikkatini dağıtmakta, düşünme süreci ve hatırlamada güçlüklerin yaşanmasına sebep olmakta ve o insanın duygu ve düşünce dünyasını karıştırmaktadır. İnsan, uyuşturucu madde kullanarak kendi elleriyle aklına prangalar vurmakta ve insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en önemli özelliği olan akletme vasfını da yine kendi elleriyle ortadan kaldırmaktadır. Oysaki bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan ve buna rağmen hala Allah’tan iyilik temenni edendir.” Aklını, yüreğini ve dahi bedenini uyuşturucu madde ile uyuşturan her birey, İslam’ın onlara gösterdiği yol üzere bir istikamet çizmek durumundadır kendisine ve böylece insan, gerçek anlamda kurtuluşa erebilmiş olacaktır. Aksi bir durumda yine Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şu hadis-i şerifi ile durumu bizlere bildirmektedir: “Kıyamet gününde hiçbir kul, ömrünü ne için tükettiği, bilgisiyle ne yaptığı, malını nereden kazanıp nerede harcadığı ve bedenini neyle yıprattığı konusunda hesaba çekilmedikçe bir yere kıpırdayamayacaktır.”

Bu tür tuzaklara düşmemek ve gerçek anlamda kurutuluşa ermek adına, biz aciz insanoğluna düşen en mühim vazife, şu fani hayatında başından sonuna değin ayet ve hadislerle önümüze altın tepside sunulan bu reçeteyi hayatlarımıza tatbik etmektir.

 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YOKSA BİR MÜSLÜMAN'IN HİLAFET İSTEMESİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL Mİ?

ANLAMAK MI? YOKSA ANLAŞILMAK MI?

100 YILLIK UYKU HALİ