AYKIRI YAŞAM BİÇİMLERİ VE YANSIMALARI
Her insan üzerinde bulunduğu coğrafyanın geçmişten gelen, bugün de devam eden özelliklerine göre bir yaşam sürdürür. Bu yaşam biçimine yön veren birbirinden farklı unsurlar bulunmaktadır. Bu unsurlar: iklim koşulları, arazi yapısı, gelenek-görenekler, din ve buna benzer olabilecek şekilde çoğaltılabilir elbette. Lakin bu unsurlar içinde yaşama yön veren en önemli unsur, insanı hem maddi hem de manevi açıdan belli bir olgunluğa eriştiren din kavramıdır.
Din kavramını insan yaşamında bu denli önemli kılan
asıl şey, din kavramının insan yaşamının tam olarak neresinde olduğu
sorunsalıdır. Çünkü bir insan, yaşamış olduğu coğrafyada iklim koşullarına
ister istemez uyum sağlamak zorundadır. Ki sağlamaktadır da. Keza bu
coğrafyanın arazi yapısına da aynı şekilde uyum sağlanmaktadır. Lakin insan,
din kavramını yaşamının merkezi olarak görmezse eğer, arada kalmış bir hayat
yaşamak zorunda kalır. Bu da, kişinin mensup olduğu dinin belirttiği yönün aksi
yönünde bir yaşam biçimi oluşmasına neden olur. Netice itibariyle de aykırı bir
yaşam biçimi tezahür eder.
Tezahür eden aykırı yaşam biçimleriyse insanı hem bu
dünyada hem de öte dünyada felakete sürükler. Böylece insan kazanmak isterken
ve bunun için mücadele ettiğini varsayarken esasında hep kaybeder.
Günümüz dünyasında ise, çoğu insan kazandığını
zannedip bu uğurda mücadele ederken maalesef ki her daim kaybeden tarafta yer
almaktadır. Çünkü günümüzde insan, sürekli maddi yönünü besleyen ve manevi yönünü
de her defasında eriten bir yapıya bürünmüş bulunmaktadır. Bu nedenledir ki,
yaşadığımız toplumda ve Dünya genelinde insan, gün geçtikçe öz benliğini
kaybetmekte ve kendine dahi yabancılaşıp yalnızlaşmaktadır. İnsanoğlunun
bireyselleştiği bir dünyada toplum ve beraberinde gelen toplumsallık bilinci
anlamını her geçen gün biraz daha yitirmektedir.
Bu ve buna benzer bir durumun meydana gelmesinde
gelişen teknolojinin ve buna kendisini fazlasıyla kaptıran insanoğlunun payı
büyük elbette. Lakin yaşamın merkezinden din kavramının silinmesi ve yaşam
biçimlerinin tamamen maddi boyutlarda ortaya çıkması en önemli etken
olmaktadır. Çünkü bu gibi olumsuz durumlar karşısında insanı frenleyebilecek
tek unsur, insanoğlunun sahip olduğu dini duygulardır. Dini duygular, insanı
vahşileştiren maddi duygulardan arındırmakta ve insana her daim insan olduğunu
ve neden var olduğunu anımsatmaktadır. Bunu unutup bu duygulardan yoksun kalmış
bir insan, var oluş gayesinin ötesinde bir hayat sürdürmeye mahkûm olmaktadır
her daim.
Oysaki insan,
bu dünyaya bir gaye için gönderilmiştir. Bu gaye paralelinde bir yaşam
sürdürmek de elzem bir durum olmaktadır. Bir Müslüman olarak insanoğlunun yegâne
gayesi, Rabbinin rızasını kazanabilecek bir hayat sürdürmesidir. Bu gibi bir hayatı
sürdürebilmek de ancak ve ancak O’nun emrettiklerine uymak ve men ettiklerinden
de sakınmakla mümkündür. Lakin günümüzde insan, Rabbinin rızasını kazanmak
yerine kendi menfaatine yarar sağlaması muhtemel kimselerin rızasını kazanmak
için mücadele etmekte ve bu uğurda ne kadar yanlış davranış kalıbı varsa da
bunu sergilemektedir. Bu durum da, aykırı yaşam biçimlerinin yansımasının ne
kadar kötü sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenledir ki, Rabbinin
çizmiş olduğu yoldan sapan insan, ne bu dünyayı kazanabilmekte ne de öte alemi.
Ki düşünüldüğü vakit, bu dünyayı kazanmak diye bir şey yoktur esasında. Çünkü
bu dünya ve bu hayat, ölüm durağında son bulmaktadır. Lakin ebedi hayatı
simgeleyen öte âlem böyle midir? Ölüm gibi bir durağı var mıdır? Yoktur
elbette.
Bu bağlamda Kassan Suresi 60. Ayet: “Size
verilen her şey, yalnızca dünya hayatının metaı ve süsüdür. Allah katında olan
ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de, akıllanmayacak mısınız?” diyerek
her şeyi açıklamaktadır. İnsan yaşamının
dibe vurduğu dünyamızda bu soruyu her Müslüman kendisine sormak zorundadır. Ve
İslam’a aykırı devam eden yaşam biçimi İslami esaslara uygun bir şekilde devam
ettirilmek durumundadır. Ki olmasını istediği adil düzen bu dünyada
sağlanabilmiş olsun. Aksi takdirde, insanoğlunun eliyle yaratılmış düzen
düzensizlikten başka bir şey getirmiş olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder