ZİNCİRİ ASLA KIRMA!
Aslında bu, hepimizin hikâyesi…
Çünkü hepimiz, büyük bir kalabalığın içinde
yapayalnızız…
İç suskunluklarımız, bir başkasına ait sözlerimiz, kendimiz
olmayan bakışlarımız, sahte gülüşlerimiz, duymak istemeyip de duyduklarımız,
söylemek istemeyip de söylemek zorunda kaldıklarımız ve daha nicesi…
Ve nihayetinde kocaman bir yalana dönüşen tekdüze
bir hayat…
Hepsinin toplamı biziz. Yani, aslında her
hareketimizle bir öncekini sıfırlayan bir durumun başrol oyuncularıyız. Hayatın
bizleri bir arada tutmuş olduğu zinciri her an kırıp duruyoruz.
Nasıl mı?
Gelin kendimize bir metot belirleyelim. Günlük ve
haftalık hedefler koyalım. Bir takvim üzerinde, ulaştığımız her hedef
sonrasında, hedefe ulaştığımız günlere
bir çarpı atalım. Bu çarpılarla bir zincir oluşturalım ve asla ama asla bunu
yapmaktan ve başarmaktan vazgeçmeyelim. Ve bu zinciri kırmayalım. Hedefe
durmaksızın ulaşalım.
Çünkü kişisel gelişim uzmanları, bu hayatta daima
hedeflerimiz olması gerektiği yönünde telkinlerde bulunurlar. Örneğin;
“6 saatten fazla uyumayın!”
“Bir dil öğrenin!”
“Haftada bir kitap okuyup bitirin.”
“Asla pes etmeyin. Daima mücadele edin.”
“Hayallerinizin peşinden koşun.”
“Zinciri kırmayın!”
Elbette bu önerilere itiraz edecek değiliz. Lakin
şöyle bir tablo var ki, bu tabloda da her güne bir çarpı atılıyor ve bu sayede
birçok hedefin peşinden koşulmuş olunabiliyor. Buraya kadar sorun yok.
Fakat ciddi bir sorunumuz var!
Peki, asıl sorun ne?
Bunu biliyor musunuz?
Asıl sorun şu ki, işin en önemli kısmından hiçbir
zaman bahsedilmiyor.
Basit matematiksel bir örnek üzerinden gidelim o
halde…
Sayıları topladığınızı farz edin. İçinde
bulunduğunuz yıla kadar topladığınız sayılar, 40 olmuş. Bu yıldan
başlıyorsunuz. Bu seneye 5 ekliyorsunuz, bir sonraki seneye 10 ekliyorsunuz ve
bu döngü böylece devam edip duruyor. Fakat bilmediğiniz bir süre, geri sayıp
duruyor ve bu süre bittiğinde yeni sayılar toplama imkânınız maalesef ki olmayacak.
Her neyse, sayıları toplamaya başlıyorsunuz ve büyük
bir hırsla toplamaya devam ediyorsunuz. Dur durak bilmeden sayılar
ekliyorsunuz.
40+5+10+4+7+8+2+9+1+…+11.
Ve öyle bir gün geliyor ki, hiç ummadığınız bir anda
“Süre
doldu!” deniyor.
Süre dolduğu zaman fark ediyorsunuz ki, aslında
topladığınız tüm sayıları bir parantezin içinde toplamışsınız. Bu parantezin
sonunda da sıfır ile bir çarpım var.
(40+5+10+4+7+8+2+9+1+…+11)x0
Ve yıllarca büyük bir hırsla toplamış olduğunuz onca
sayıyı bu sıfır yutuveriyor bir anda.
(40+5+10+4+7+8+2+9+1+…+11)x0=0
Ve sonuç, koca bir “SIFIR” oluveriyor birdenbire.
Tabii ki böyle bir durum, büyük bir sükûtu hayale
uğramanıza yol açar. Yıllarca uğraş verdiğiniz onca şey, SIFIR tarafında bir
anda yutulmuştur. Beraberinde ise derin bir pişmanlık hissi kaplar içinizi. Ve
kendinize dersiniz ki, “Keşke en başta, resmin bütününü
görebilseydim, tüm bu çabalarımı yutan sıfırı fark edebilseydim ve böylece
toplamaya başlamadan önce, sıfırı 1 ile değiştirebilseydim.”
(40+5+10+4+7+8+2+9+1+…+11)x1
Artık asıl meseleyi anlamalıyız ve anlamak
zorundayız da. Çünkü başka şansımız yok ve olmayacak da.
Elbette içinde bulunduğumuz zaman ve sonrası için;
bir dil öğrenmek, her hafta bir kitap bitirmek, günde 6 saatten fazla uyumamak,
aylık gelirimizi en üst seviyelere çıkarmak ve buna benzer hedeflerimiz
olabilir. Olacaktır da. Fakat neden ve niçin?
Ortaya koymuş olduğumuz tüm bu hedefleri tam olarak
ne için koyuyoruz?
Zinciri neden kırmıyoruz peki?
Sadece daha rahat ve daha saygın bir hayat
yaşayabilmek için mi?
Yaptığınız onca şey, sadece bunun içinse eğer, asla
ama asla unutmayın ki, bütün bunlar “ÖLÜM” ile günü geldiğinde
sıfırlanmış olacak. Ve ölüm, o gün geldiğinde bütün bunların hepsini yutarak
sıfırlayacak ve herkes aynı seviyeye gelecek. Yabancı dil bilen ile bilmeyen,
çok kazanan ile az kazanan, haftada bir kitap bitiren ile bitirmeyen,
nihayetinde hedeflerine ulaşan ile ulaşmayan aynı seviyede olacak.
Eğer ki, bu hayatın sonunda ölüm her şeyi
sıfırlayacak ise, inanılmaz bir hırsla aynı sayıları toplamanın ne anlamı var?
Bu, sonunda gerçekleşecek olan şey ile yaşanılacak
olan hayal kırıklığını artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Şu halde, mantıklı olan şey, resmin bütününü en
başta görebilmektir.
Ne zaman son bulacağı tam olarak bilinmeyen bu hayat
yolculuğunda ilk iş, “ölümü sıfır konumunda bulunmaktan çıkarmak” olmalıdır.
Peki, bunu nasıl başarabiliriz bu hayatta?
Böyle bir şeyin mümkünatı var mıdır?
Elbette bunu başarmak mümkündür. Nasıl ki, her şey
elinizden çıkıp kayboluyorsa, bunu sonsuzluğa dönüştürmenin bir yolu da mümkün
olmaktadır.
Evet, bunu sonsuzluğa dönüştürmenin yegâne yolu,
sorgusuz sualsiz her şeyin sahibine tabi olmaktır.
“Sen Allah ile beraber başka bir ilâha ibadet etme. O’ndan
başka hiçbir ilâh yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm
yalnızca O’nundur ve kesinlikle O’na döndürüleceksiniz.” (Kassas Suresi, 88.
Ayet)
Bu ayet bizlere açık ve net bir
şekilde göstermektedir ki, günü geldiğinde her şey yok olacaktır. Öğrendiğiniz
dil, kazandığınız para, okuduğunuz kitap, yaşadığınız hayat, vesaire… Her şey,
helak olup gidecektir. Yalnızca O’na bakan yönü bundan müstesnadır. Yani, bu
hayatta niyetiniz Allah'a dönükse, yaptığınız her iş sadece O’nun rızasını
kazanmak içinse sonsuzluğun kapısını araladınız demektir. Çünkü o ameller yok
olmayacak ve cennette sonsuz hale dönüştürülecektir.
Evet! Bu hayatta yapmış olduğunuz
her şey, sadece Allah'ın rızasını kazanmak içinse, işte şimdi topladığınız tüm
sayıları yutan sıfırı 1’e dönüştürdünüz demektir. Sıfır çarpanını şimdi yok
ettiniz. Bu şekilde yıllarca sayıları toplarız ve bunların hiçbiri ölümle son
bulmaz. Çünkü bunların üzerine sonsuzluk mührü vurulmuştur bir kere.
Unutulmamalıdır ki, niyeti sadece
Allah rızası olanlar, ölümü dahi öldürmüş olurlar. Ve ölüm, onların
topladıklarını hiçbir zaman sıfırlayamaz. Lakin yaşamın boyunca O’nu
tanımıyorsan eğer, asıl mesele de bu demektir. Oysaki ilk adım, O’nu tanımaktan
geçer. Hayatımızdaki sıfırı 1’e dönüştürmenin yegâne yolu, sadece budur. O
halde, zinciri kırma ve sadece Allah rızası için onu koru.
Ve koşmaya devam et.
Sadece sonsuzluğu kazanmak için
koş…
Yorumlar
Yorum Gönder